Kitaba çok hayran kaldım onu ayrı anlatacağım tabi ama onun öncesinde naçizane bir tavsiyede bulunmak isterim “Zeplin Yayınları”ndan farklı bir yayını okumanızı tavsiye ediyorum. Çünkü son derece fazla yazım hataları hatta kelime hataları var. Ha ona rağmen gerçekten güçlü bir kitap bu ayrı.
Gelelim kitabımıza. Oturup 2 saatimizi ayırdığımızda hemen bitebilecek bir kitap gerçekten ama o kadar kolay olmadı bitirmek. Çünkü kendisini sorguladığı gibi bana da sorgulattı herşeyi.
Tolstoy kitapta Kendinden başka herkesin iddia ettiği ilkelerin dışında yaşamalarına tahammül edemeyişini açıkça anlatmış. Sürekli bir arayış ve “neden var oldum” sorusunun cevabını aramasınıda.
İntihar etmek için uçurumun dibinde aslında; tüm benliğini, dünyayı, yaşamı, ne amaçla yaşadığını, hangi dini benimsediğini sorgulamasıyla başlıyor her şey. İntihar etmemek için bir sebep arıyor kendine. Ortodoks olmayı sorgusuz sualsiz kabul etmenin aslında onu bambaşka yollara sürüklediğini anlatıyor. Yavaş yavaş kendine bu soruların cevabını veriyor. Verdikçe de kendini buluyor. Özüne, içine dönüyor. Kitabı okurken herkes kendinden bir parça bulacak eminim. Aslında Tolstoy’un değil benim, senin, onun itirafları.
Bazı cümleleri 3 kez hatta 4 kez okuduğum oldu. O kadar ‘ben’ ki. Bu yüzden bu romanı ömrümüze 2 kere sığdırmalıyız bence.
Keyifli okumalar.