"Aslında lügatler, toplumların kutsal kitaplarıdır. Çünkü yeryüzündeki her toplumun kullandıkları diller ve o dillerde ortaya konan kültürel kalıp, gerçekten o metinler o anlamı ifade ettiğinden değildir. Aslında diller, bir üst bölümde zikredildiği gibi toplum tarafından üzerinde uzlaşılmış ve ifade ettikleri söylenen anlamlar hakkında inanç birliğine varılmış, yüzde yüz sembolik yapılardır."
Bu açıklamadan hareket edersek aynı düşünce, başka dillerde farklı sembollerle ifade biçimine kavuşacağı gibi aynı sembol diğer lisanda uzak-yakın farklı içeriklerle anlamlanabilecektir. Bizim konumuzda da isim ve ad kelimeleri, eşanlamlı kullanılıyor olsa bile kavram olarak farklı bir muhteviyâta sahip olduklarını görüyoruz. Dolayısıyla kültürler üstü bir sembolik dayatma, metnin anlaşılmasını kısıtlayacaktır. Hatta yanlış anlaşılmalara ve kastedilen anlamla bağlamı kopmuş bir noktaya sürüklenmemize neden olacaktır. Diğer taraftan kendi özel etkenlerine bağlı olarak gelişen her kültürün farklı inanma biçimleri geliştirmesi kaçınılmazdır. Anlatım için tercih edeceği sembollerin içini kendi kültür kodlarıyla donatması ise tabiatının gereğidir.
...
Aynı kitaba inanan ama farklı bir dil ile konuşup düşünenlerin aynı metni başka pencerelerden görmeleri, zaman zaman karşıtlığa düşmelerine yol açacaktır. Bunu doğal karşılamak ve anlamaya çalışmaktan başka çare yoktur.
Sayfa 83 - Post Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇENİN ADIMLARI