Adlandırmak-ad koymak insanoğlunun görece parçalı varlık alanını dil üzerinden anlamlandırmaya çalışmasının ilk adımıdır. Bundan sonra ad'ın içeriğine dair yapılacak yorumlar, adım adım yeniden anlamlandırma sürecinin devam edeceğini gösterir. Her adım, anlamı yeniden yorumlar ve hayatı bir daha kurar. Bu sürecin, çoğu
Sayfa 84 - Post Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇENİN ADIMLARI
Belki bir gün kalbimi yormayan birine denk gelirim diye yaşıyorum. Reşat Nuri Güntekin....
Reklam
"Aslında lügatler, toplumların kutsal kitaplarıdır. Çünkü yeryüzündeki her toplumun kullandıkları diller ve o dillerde ortaya konan kültürel kalıp, gerçekten o metinler o anlamı ifade ettiğinden değildir. Aslında diller, bir üst bölümde zikredildiği gibi toplum tarafından üzerinde uzlaşılmış ve ifade ettikleri söylenen anlamlar hakkında inanç birliğine varılmış, yüzde yüz sembolik yapılardır." Bu açıklamadan hareket edersek aynı düşünce, başka dillerde farklı sembollerle ifade biçimine kavuşacağı gibi aynı sembol diğer lisanda uzak-yakın farklı içeriklerle anlamlanabilecektir. Bizim konumuzda da isim ve ad kelimeleri, eşanlamlı kullanılıyor olsa bile kavram olarak farklı bir muhteviyâta sahip olduklarını görüyoruz. Dolayısıyla kültürler üstü bir sembolik dayatma, metnin anlaşılmasını kısıtlayacaktır. Hatta yanlış anlaşılmalara ve kastedilen anlamla bağlamı kopmuş bir noktaya sürüklenmemize neden olacaktır. Diğer taraftan kendi özel etkenlerine bağlı olarak gelişen her kültürün farklı inanma biçimleri geliştirmesi kaçınılmazdır. Anlatım için tercih edeceği sembollerin içini kendi kültür kodlarıyla donatması ise tabiatının gereğidir. ... Aynı kitaba inanan ama farklı bir dil ile konuşup düşünenlerin aynı metni başka pencerelerden görmeleri, zaman zaman karşıtlığa düşmelerine yol açacaktır. Bunu doğal karşılamak ve anlamaya çalışmaktan başka çare yoktur.
Sayfa 83 - Post Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇENİN ADIMLARI
Kendi kalbine bakamayanın yaşamı bulanıktır; kendi yüreğine bakabilme cesareti gösterenler gönlünün muradını keşfedenlerdir. Dışarıya bakan rüya görür, hayal dünyasında kaybolur; içeriye bakan uyanır, kendini keşfeder.
_Işık bekliyor, fakat karanlığa sığınıyoruz. İncil _Karanlığa lanet etmektense, bir mum yakmalıyız. _Neyin doğru olduğu umurumuzda mı? Fark ediyor mu? _Gerçek bilgelik, sınırlarımızı bilmekte yatar _Can sıkıcı ve sevimsiz görünse de bilimsel yöntemin önemi, bilimsel bulgulardan çok daha büyüktür. _Edilgen taraf, baskın tarafın yanılsamalarına
Hastaydım kafam yorgun ruhum umutsuz, gövdem acılar içindeydi.Tanrının hiç değilse manevi enerji ve güçlü bir şefkat içgüdüsüyle donatmış olduğu ben en acı bir cesaretsizlik çukurunun dibine düşmüştüm ve çok öldürücü bir zehrin soluk alamayan kalbime dolduğunu duyuyordum. Yaylada üç ay geçirdim... O güzel yöreyi bilirsiniz insanın ruhu kendi içinde döner ve eşsiz bir dinlenmenin tadına varır, her şey dinginlik ve huzur yaratır orada Tanrının kusursuz yaratımı önünde, ruhunuzun örf ve adetlerin boyundurduğundan kurtulur toplumu unutur,toplumun el kol bağlayan zincirlerini gevşetir yenilenmiş bir gençliğin gücüyle... Orada her düşünce duaya dönüşür, taze ve özgür doğayla uyum içinde olmayan her şey bırakır yüreği. Ah orada yorgun ruhlar huzur bulur bitkin insan gençlik gücüne yeniden kavuşur hastalık günlerimi böyle geçirdim işte... Sonra akşamlar ayaklarını küller arasında uzatıp kocaman ocağın önünde oturmak bacadaki bir çatlaktan sanki beni çağırırmış gibi ışınlarını gönderen yıldıza bakıp durmak ya da derin düşüncelere dalarak ateşe bakmak alevlerin yükselip titreyen kazanı ateşten dilleriyle yalamak için birbirleriyle sanki yarışmalarını seyretmek ve düşünmek... İnsan yaşamı da budur; diye doğmak çalışmak sevmek büyümek ve yok olmak.
Reklam
1,000 öğeden 861 ile 870 arasındakiler gösteriliyor.