Şu ki, geçmiş yıkımlarına bir göz atan bütün insanlar -gelmek- te olan yıkımlardan kaçınabilmek için kökten yeni bir şeye başlayabilme gücünde olduklarını hayal ederler. Kendi kendilerine görkemli bir vaatte bulunur ve kaderin onları batırdığı o vasat uçurumdan çıkartacak bir mucize beklerler.
Her insan derinliklerinin zararına ilerler; her insan kendinden kaçan bir mistiktir: Yeryüzü, varılamayan hidayetler ve ayaklar altına alınmış sırlarla doludur.
Yaşamdaki en büyük başarının, seçip ayıklayıp pek az şey bırakmak; önemli olanın, başarı sayılabilecek olanın, sevip yaptıklarınız değil, belli bir bilinçle kaldırıp attıklarınız, sizi meşgul etmesine izin vermedikleriniz olduğunu düşünürsek...
Herkesin doğumundan itibaren inşa etmeye çalıştığı bir bina vardır. Yığarlar tuğlaları üst üste, yalan yanlış, eğri, fark etmeksizin. (Düzgününü de görmedim.) Geri çekilip baktıklarında gurur duyarlar. İşin tuhafı, herkes de hayrandır.