Sabrın bir tarifini de Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yapıyor: "Sabır ışıktır." (Müslim, İbn Mâce, Tirmizî, Nesâî) Bu hadîs-i şerîfin aslında "ışık" anlamına "ziya kelimesi geçer. Nûr gibi ziya da karanlığın zıddıdır, aydınlığa çağrıştırır.
Fakat nûr ve ziya farklı şeylerdir. Nitekim Yûnus Sûresi'nin 5. âyetinin baş kısmı şöyledir: "O, O'dur ki güneşi bir ziya yaptı, kameri bir nûr..." Bu âyette "ziya" ve "nûr" kelimeleri ile güneş ve ay birbiriyle irtibatlandırılıyor. Bu, bize sabrın neden ziya kelimesiyle tavsif buyurulduğu hikmetini açabilir.
Elmalılı Hamdi Efendi bu âyeti tefsîr ederken şunu söyler: Ziya, nûru kapsayan, ondan daha kuşatıcı bir kelimedir. Güneşte ziya vardır, çünkü güneş ışığın kaynağıdır. Yani ışığın özüdür. Nûr ise o ziyanın yansımasına denir. Bu yüzden ışığını güneşten aldığı için ayın ziyası yoktur, "nûr"u vardır.