Usame b.Zeyd(r.a) Medineli bir müslümanla,baskın yaptıkları kabileden birinin peşine düşecekler,tam öldürecekleri zaman adam<La ilahe illallah>diyecekti.Bu gelişme üzerine Medine'li müslüman silahını kınına koyacak fakat Usame,<canını kurtarmak için müslüman oldu>diyerek mızrağıyla adamı öldürecekti. Dönüşte Hz.Peygamber Usame'ye: <Demek sen onu La ilahe illallah dedikten sonra öldürdün!>diye hitabta bulunacaktı. Üsame:<Kılıç korkusuyla iman etti.>diye savunma yapacak,fakat bu defa da Hz.Peygamberin; -Kalbini mi yardın da baktın?>ikazıyla karşılacaktı.
Sayfa 56
Reklam
‘’Kalbini yardın da baktın mı?’
Nitekim Allah’ın Rasûlü bir seferde kelime-i şehâdeti söyleyen bir adamı öldüren bir sahabeye; “Neden yaptın bunu? Nasıl öldürdün onu? Demek şehâdet kelimesini söyleyen bir kimseyi öldürdün, öyle mi?” şeklindeki azarlamasına karşılık, o sahâbenin; “Ey Allah’ın Ra-sûlü, o aslında müslüman olmamıştır, ölümden korktuğu için ke­lime-i şehâdet söylemiştir” diyerek savunmasına son derece gazaplanan Allah’ın Rasûlü şöyle buyurmuştu: “Kalbini yardın da baktın mı?"
Üsame b. Zeyd bir adamı ölürken Kelime-i Şehadet getirmesine rağmen öldürünce Peygamberimiz bu hareketi kınadı. Bunun üzerine Üsame hazretleri "Ya Resulullah dili ile söyledi ama kalbi ile tasdik etmedi." deyince Peygamber Efendimiz, "Ya Üsame sen onun kalbini yardın da baktın mı?" buyurdu.
Bir kimseyi kınamadan önce, herkesten evvel kendimize şu suâli sormamız gerekiyor: "Kalbini yardın da baktın mı?"
Bir kimseyi kınamadan önce, herkesten evvel kendimize şu suâli sormamız gerekiyor: "Kalbini yardın da baktın mı?"
Reklam
'Kalbini yardın da baktın mı?'
Kalbini yardın da baktın mı?’
Geldik kalbin bilinebileceğini ya da bilinemeyeceğini söyleyenlerin delillerine. Doğrusu kalbin bilinebileceğini söyleyen ne bir müfessir, ne bir fakih, ne bir âlim, ne de evliyaullahtan biri vardır. Kalbi bildiğine dair kerametleri anlatılan büyük zatlara sorulsa, onların hepsi muhtemelen; estağfurullah, öyle şey mi olur demişlerdir,
Resim