Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kaldırımlar
I Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;  Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;  Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;  Biri benim, biri de serseri kaldırımlar. ( N.F. Kısakürek )
Bu gece sırtıma kalın bir sisi Büründüm, köpeğim bana arkadaş, Dolaşmağa çıktım koca Paris'i Üstüm yapış yapış, kaldırımlar yaş. Rıhtımlara doğru yürüdük, tenha. Fener diplerinde bekleyenler yok. Ne ayak sesleri, ne bir kahkaha, Uzaktan uzağa duyulan bir gonk. Sular görünmüyor, nehir bir mezar; Geceden de siyah uzun gemiler, Ölenlerin ruhu bu karaltılar! Korkuyorum, dostum, senden ne haber? Gel artık dönelim loş odamıza, Beyhude gezdirir bizi sokaklar. Ne sen şu eşe bak, ne ben şu kıza, Bizi olsa olsa bir uyku paklar.
Reklam
Vazifesi güya, Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki ‘Pontusçu’ Rum çetelerine karşı direnişe geçen bizimkileri zaptürapt altına almaktı ama ben, Dünya Savaşı’nda yüzakımız olan Çanakkale savunmasında adını duyuran ‘Anafartalar Kahramanı’nın böylesi haince bir zaptürapt girişimine âlet olmayacağından emindim. … bu arada olmadık işler de yapıyordum 17-18 yaşın delikanlılığıyla. Bir çete kurmuştuk arkadaşlarla. Hava kararınca, daha çok ‘gayrimüslimlerin’ oturduğu Cadde-i Kebir (İstiklal Caddesi) civarına dağılır ve buradaki düşman bayraklarını, utanmazca asıldıkları yerden indirir çöpe atardık. “Ne kadar yabancısın böyle sokaklarda sen! Böyle sokaklarda ki, anası can verirken, Işıklı kahvelerde kendi öz evladı var… Böyle sokaklarda ki çamurlu kaldırımlar En kirlenmiş bayrağın taşıyor gölgesini, Üstünde orospular yükseltiyor sesini. Burada bütün gözleri bir siyah el bağlıyor.”
Sayfa 76
Necip Fazıl, 26 Mayıs 1904'te Çemberlitaş'ta doğar. Kulağına okunan ezanın ardından adı üç kez fısıldanır. Soyu, Dulkadiroğulları'na kadar giden varlıklı bir ailenin tek oğludur. Hastalılıklarla dolu bir çocukluk geçirir. Henüz beş yaşındayken okuma öğrenir; zekâsını olmadık haşarılıklar yapmakta kullanır. Necip Fazıl'ın
250 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.