Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kalem Sızıntısı
Biliyorum af dilemedin -ki sen hata yaptığını da kabul etmedin ya hiç neyse... Ben bu gece ansızın seni affediyorum. Bağışlayamamanın ağırlığını taşımaktan yorulduğum için, güçlü hafızanın verdiği acıdan bıktığım için affediyorum...
Kalem Sızıntısı
Ne çok yanıltmıştı beni bilse tüm kemikleri kırılmış gibi hissederdi... Bilmedi, bilemedi, bilmek istemedi belkide sormadı çünkü... Ben de çıkıp karşısına anlatmadım... Hem ne gerek vardı bunca yanılgıyı hikayeleştirmeye...
Reklam
Kalem Sızıntısı
Zamanın en iyi ilaç olduğu zamanlar artık çok geride kalmış ve acılarımıza bağışıklık kazanmıştık. "Ne halin varsa gör"lerimizle başbaşa kalmıştık...
Kalem Sızıntısı
Mesela yıllar geçecek, düşecek saçlarıma aklar ve yüzümde kırışıklıklar... Bir cam kenarından gelen geçeni izlermiş gibi görünüp, düşünüp düşünüp anıları belki diyeceğim, keşke diyeceğim ve nihayetinde yine dönüp dolaşıp neyse diyeceğim...
Kalem Sızıntısı
İstesekte istemesekte olmuştu işte. Yaşamam dediğim herşeyi yaşamış, yapmam dediğin her şeyi yapmıştın. Şimdi ne yapsak boş. Kendimi karşıma alıp ettiğim her sohbetin sonunda tek cümlelik özetim oldun: 'Ölsem unutmam'...
Kalem Sızıntısı
Şimdi kelimeler bir bir anlam kazanıyor hayatımda. Sen ve sana dair herşey 4 harfli bir kelimeye sığıp hayat buluyor. Nihayetinde soranlara "Ukde" diyorum...
Reklam
Kalem Sızıntısı
Beklentilerim azaldıkça dünya daha çekilir bir hâl alıyordu....
Kalem Sızıntısı
Yolculuklar güçlü hafızanın hücuma geçtiği zamanlardı... Adeta bir ömrün fragmanıydı... İzliyorum.
Kalem Sızıntısı
"Siyaset bulaştığı her şeyi kirletir" derdi çok sevdiğim biri... "O kadar da değildir" derdim... O kadarmış...
232 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
🏜İnsan kaderinden kaçamaz.🏜 İlk gördüğünüz anda sizi kendinden iten insanlar, eğer hayatınızda olmaları gerekiyorsa olacaklardır. Koşup ,kaçmak isteseniz bile yapamazsınız. Ya bir saç teli hoş görünüverir gözünüze ya da elindeki bir kalem. Neler yazıyor diye merak eder kalırsınız yanında. Bir de bakmışsınız efendisi olmuşsunuz o telin. "Tatar Çölü" sonucu beklemeyi unutturan, bazen benzer anları farklı tasvirlerle size sunan, yalnızlığın çukurunda kafanızın üstüne damlayan bir su sızıntısı kadar ızdırap veren anlarla, o çukurun tepesinde günaymış bir gün damlasını görme umudunu yeşerten saniyelerin arasında gidip gelen, gidip geldikçe karşısında duran geleceğine çitlembikli bir sinema sefasıyla bakan bir askerin hikayesi. Yıllarca yolunu gözledikleri ,tatar çölünden bir gün geleceğine inanılan düşman askerleri, ve ardından oluşacak zafer çığlıkları bekleyişleri... Kaç yıl daha sürecekti? Uçsuz bucaksız bir çölden kim devasa bir kaleye güç gösterisi yapmak isteyebilirdi ki?  Bir kaleye mühürlenmek miydi sadece anlatılan, yoksa insanın tarifsiz sıkıntılarının, yıkımlarının, umudunu umarsızlığa dönüştüren yıkımlarının sonucunda ,yazgının boyunduruğuna razı olmak mıydı? Sanki Drago yaşlılığını izlemişti Ortiz'de. Onun hüzünlü huzuru hücrelerinin istediği şey olmalıydı ki dört ay bile kalmayı hesaplamadığı bu kaleye yıllarını verecekti. Kim bilir belki de ömrünü. Bazı bölümlerinde buhranlar geçirdiğim Dino Buzzati nin ilk okuduğum eseri olan Tatar Çölü, felsefi okumaları seven arkadaşlara tavsiye olunur. Karakter analizinden çok size o anın ruh halini harika bir sadelikte anlatıyor.
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813,3bin okunma
25 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.