"Harika bir betik okudum. Yazarın elleri dert görmesin. Kurgusu enfes, dili akıcılık ve zamanı sürekleyici olan bu eserde kendimi gelecekte his ettim. Balacalığımda okuduğumuz Jack London'un Geleceğin Öyküleri betiğini gölgede bıraktı. Son Kağan Cengiz'de yazarı gördüm. Kalgançı Çak, yazarımız tarafında kıyamet senaryosu olarak yorumlansa da benim için Kalgançı Çak Türkler'in yükseleceği bir çağ olarak yorumluyorum. İslam inancında kıyamet koptuktan sonra Yer (Dünya) yaşamı tamamlanıyor. Ondan sonra asıl yurdumuz olan Cennet yaşamı başlıyor. Bu eserin devamı gelmesini çok istiyorum çünkü Kıyamete kadar upuzun bir zaman vardır. Yazarımız, Tanrı'nın izniyle bu betiğin ikincisi yazacağına inanıyorum. Şiddetle okumanızı tavsiye ediyorum... Yazarımızın adının anlam hakkını vererek bizlere ulusçu ruhunu aşılıyor."
#BetikEli #SonKağan #EmrullahÖzdemir #Sedat #Cengiz #SonKut #GümüşTepsi #KalgançıÇak #Buse #Kenan #Salim #Cihan #Merve #GöktürkSST #AkçağYayınları
Son KağanEmrullah Özdemir · Akçağ Yayınları · 201571 okunma
Kadim Türkler, bir gün yaşadıkları dünyanın sona ereceğine inanıyorlardı. Türkler o güne Kalgançı Çağ, yani dünyanın sonu derlerdi. (...) öyle düşünüyorlardı ki manevi alemin bozulması, dünyanın zulümle, günahla, kötülükle dolması Kalgançı Çağın - kıyametin esas alametleridir. Kadim Türkler her şeyden önce ahlaka, düzlüğe, adalete, hakkaniyete çol büyük önem veriyorlardı. O nedenle kıyametin kopacağı zamanın gelmesi için şartları şöyle sıralıyorlardı:
(...)
(Kalgançı çağı geldiği zaman
Gök demir gibi sert
Yer bakır gibi berk olup kalır
Hanlar birbirine hücum eder
Halklar birbiri hakkında kötülük eder
Sert taş ufalanır
Katı ağaç parçalanır
Bütün halklar bozulur
İnsan bir dirsek boyunda olur
Adam beş parmak boyunda olur
İnsanların dizini kısa olur
Ayaktan başka her şey bey olur
Baba evladın tanımaz
Evlad babasını tanımaz
Çöl soğanı insan başı fiyatında olur
At başı kadar altın
Bir kap yemeğe değmez
Ayak altında altın yatar
Onu yerden kaldıracak insan bulunmaz)
Bu inanca göre yeryüzünün varlığı sürekli değildir. Günün birinde yaşam sona erecek ve tüm canlılar yok olacaktır. Kıyamet belirtisi olarak suçlar çoğalacak, günahlar artacak, insanlarda Tanrı korkusu kalmayacaktır.
Kadim Türkler, yaşadıkları dünyanın bir gün sona ereceğini inanıyorlardı. İnanıyorlardı ki Tanrı’nın yarattığı evren Tanrı’nın emriyle de son bulacaktır. Türkler o güne Kalgançı Çağ, yani dünyanın sonu derlerdi.
Kadim Türkler, bir gün yaşadıkları dünyanın sona edeceğine inanıyorlardı. Türklerindir o güne Kalgançı Çağ, yani dünyanın sonu derlerdi. Dünyanın sonu her zaman insanları düşündürmüştür; kıyamet ne zaman, hangi hangi şartlarda olacak, işaretleri hangileridir?
Altay Türkleri, birgün dün yanın nihayete ereceğine inanırlar. Bu gelecek son güne, yani kıyamete "kalgançı çak" derler.
Türkiye Türkçesinde karşılığı '' kalacak olan çağ'' demektir. Burada anlatılan kıyamet inanışına göre, birgün insanlar çok azacak, günahtan korkmayacaklar ve kötülükler alıp başını gidecek. İyilik ilahı Ülgen bu kötü insanlardan uzaklaşacak ve Erlik yeryüzüne yaklaşacak. Dünyada iyi güçler ile kötü güçler savaşa tutuşacaklar. Milyonlarca insan ölecek. Nihayet bir Ülgen kalacak ve o "ölüler kalkın" diye bağırınca, bütün cesetler yeniden dirilecek. Görüleceği gibi ana tema, İslamiyetteki mahşer inancının bir benzeridir. Dolayısıyla eski Türk inancında sevap ve günahın da karşılığı vardır ki, sevap için onlar "muyan", günah içinse "yazuk" diyorlardı. Bu durumda insanoğlu da sevabına veyahut da günahına göre, öbür dünyada ceza ya da mükafat görür...