Öykü kitaplarının en çok sevdiğim yönü. Hiç bir kalıba sığdırmak zorunda olunmayan düşünceleri, zaman-mekan-kişi kavramlarının somut olmasına özen gösterilmediği, ilk okumaya başladığında insana 'nasıl, ne oluyor' dedirtmesini kısacası bir öykünün kişiye sınırsızlığı hissettirmesini seviyorum.
Alıışılagelmemiş hayatları, düşünceleri, varlıkları, hayalleri serer önünüze.
Aslında öykü iki kapak arasındaki hayattır. Belkide hiç yaşamayacağınız hatta düşünemeyeceğiniz bir hayat...
.
Bu öykü kitabı farklı ve bir o kadar da kaliteli, kişiyi düşünmeye iten güçlü bir etken görevi görüyor. En çok etkilendiğim, 'Kibir' öyküsü oldu benim için. Bir konu öyküde bu kadar güzel anlatılır mı diye hayrete düşürmeye yetti. Sırf tek bir öykü için dahi almaya değer bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Hiç öykü okumayan ya da benim gibi ilk defa Güray Süngü okuyacaklar için doğru bir kitap diye düşünüyorum.