Gözlerim parladı.
“Beni götürür müydün?”
“Ancak istiyorsan. Gelmek zorunda değilsin.”
Cevap olarak yüzümü tıraşlı yanağına yasladım ve kollarımı boynuna sımsıkı doladım.
Gülüyorduk ve bütün felaketler uzaklarda kalmıştı.
“Bildiğim güzel bir yer var. Yanımızda yiyecek bir şeyler götürürüz. En çok ne seversin?”
“Seni, Portuga.”