Zaman bir şey değildir. Dolayısıyla var olan bir şey değildir; yine de zaman içinde var olanlar gibi zamansal bir şey olmaksızın kendi geçip gidişi içinde sabit kalır.
"Hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hâlâ kabul edemiyor musunuz? Bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır. İnsanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler, üst tarafını uydururlar; ve günün birinde hatalarını anlayınca, yeislerinden her şeyi bırakıp kaçarlar. Halbuki mümkün olanla kanaat etseler, hayallerindekini hakikat zannetmekten vazgeçseler bu böyle olmaz. Herkes tabii olanı kabul eder, ortada ne hayal sukutu, ne inkisar kalır..."
Diğer metinlerinde olduğu gibi dili çok farklıdır. Ne kadar Türkçeye hakimim deseniz de sözlüğe bakmanıza gerek kalır. Hacim olarak az olduğuna bakmayın sindirilmesi pek kolay değil. Yazarın vazgeçilmez kaynağı özyaşamı, sevgi, ilişkileri çok hoş alıntılar mevcut kitapta. Daha sonra dönüp dönüp bakacağınız, arkadaşlarınızla pasajlarını paylaşabileceğiniz Akdenize mi gitsek diyeceğiniz bir kitap.
Mutsuzluğun nedeni başarısızlıktan gelmemeliydi, hele hayal kırıklığı asla gözyaşlarının nedeni olmamalıydı...
Neden insanlar bir türlü anlayamıyorlar hayattan hiçbir şey beklememeleri gerektiğini, diye düşündüm.
Neden binlerce kitap, film, şarkı, şiir umudu tek hayat kaynağı olarak göstermiş, diye düşündüm...
Hiçbir zaman ümit etmedim.Umutla tanışmadım.
Eğer mutsuzluk, istediğini bulamamaktan, hayalini gerçekleştirememekten kaynaklanıyorsa sıradanlaşır.
Sadece adı kalır.
Güler geçerim sınavlarında başarılı olamadıkları için ağlayan gençlere, sevdikleri terk ettiği için intihar eden kadınlara.
Kolay mı bu kadar tanımak mutsuzluğu hayatın karanlığında?
En anlaşıldığı noktada başlar bilinmezliği hikayenin.
Kolay mı hayat, daha zengin olamadağı için bir adamın ağlayacağı kadar?