Britanyalıların Hintlilere yardımı olmuş muydu?
Britanyalıların Hintlilere yardımı olmuş muydu, yoksa onlara kötülük mü yapmışlardı? Şu tür yardımları olmuştu: Yakıp yıkma tanrıçası Kali'ye tapan ve ona kurban sunmak için insanları öldüren Hindistan'daki haydutları yakaladılar, astılar veya hapse attılar. Köprüler, karayolları ve binlerce kilometre uzunluğundaki Asya'nın en iyi demiryolunu inşa ettiler. (Böylece yiyeceğe daha hızlı bir biçimde ulaşılmaya başlandı ve Hindistan'daki korkunç kıtlık neredeyse ortadan kalktı.) Yerel sanayilere yatırım yaptılar, özellikle de tekstile. (Britanya sermayesinin yardımı oldu ama Hintliler kendi başlarına çok daha fazla şey yaptı. ) Britanyalılar, dul kadınların ölen kocalarının cesetleriyle birlikte canlı canlı yakılmasını öngören bir Hint geleneğine son verdiler. (Britanyalılar bunu yasadışı ilan edince Hintli dini önderler genel valiye itiraz etmişlerdi: "Fakat, Ekselansları, bu bizim dini geleneğimiz." Genel vali şöyle yanıtlamıştı: "Benim ulusumun da bir geleneği var. Erkekler kadınları canlı canlı yaktığında onları asarız. ") Britanyalılar ayrıca okulların gelişmesine destek oldular; 1900'e gelindiğinde on Hintli erkekten biri okuyup yazabiliyordu. Bu o dönemlerde Asya için yüksek bir okuryazarlık oranıydı. Ancak yüz elli Hintli kadından yalnızca biri okuyup yazabiliyordu.
Sayfa 260
İstanbul'a öyle gelmek istiyorum ki, bu adeta benim için bir nevi beraat olacak. Hem gelirsem bir hafta on beş gün filan kalı­ rım ve sen beni her gün görmeye gelirsin. Olmaz mı?
Reklam
Bazı Mucize Rivayetleri Eleştirisi - 7 (Fiziki Mucizeler)
XXII. Hz. Muhammed'in bastığı taşta ayak izi kalırmış. Hz. İsa'nın da Kudüs'te göğe çıkma kilisesinde bulunan ayak izi Hıristiyan hacılarına gösterilir. Herodot'un kaydettiğine göre, İskitlerde, Herkül'ün bir kaya üzerinde, iki karış eni bulunan bir ayak izi varmış (Herodot Tarihi, c. I, bölüm IV, 82). Gölgesi yere
Sayfa 241-242
Kalidasa ve Şakuntala Üzerine:
''..kısa yaşamı ve adının nereden geldiği şu şekilde anlatılır: * Kalidasa bir Brahman ailesinde doğmuş ama altı ay sonra öksüz kalmıştı. Bir manda çobanı onu evlatlık edinmişti. Hiçbir eğitim görmeden büyümüş ve kendi de bir manda çobanı olmuştu. Çok yakışıklı bir delikanlı idi. Bu sırada Benares'de çok güzel bir prenses yaşıyordu. Ona birçok talipliler çıkıyor fakat biraz şımarık olan kız bunları birbiri ardından reddediyordu. Talipliler arasında bulunan kralın vezirini de reddetmişti. Vezir prensesten öç almak için bir plan hazırladı. Kalidasa'ya bilginlerin giydiği elbiselerden giydirerek onu iyice süsledi, yanına bir alay çömez kattı, prensesin sorduklarına hiç cevap vermemesini tembih etti ve çobanı bu haliyle prensesin karşısına bir talipli olarak çıkardı. Prenses bu yakışıklı delikanlıyı daha ilk görüşte sevdi, ona bazı sorular sordu, hiç cevap alamadı ama bunu gencin bilgisinin derinliğine verdi. Hemen evlendiler. Törenin sonunda Kalidasa bir boğa(*) hayali gördü. Çok geçmeden prenses kocasının gerçek durumunu öğrendi. Küplere bindi. Damadın yalvarmaları üzerine biraz yatıştı, ona tanrıça Kali'ye dua ederek, ondan bilgi ve ilham vermesi için yalvarmasını istedi. Damat bunu yaptı ve duası kabul edildi. Manda çobanı mucize kabilinden bir şair oldu. Bu olaydan sonra damat, Kali'nin kölesi anlamında Kalidasa adını aldı.'' * (*) Boğa tanrı Şiva'nın binek hayvanıdır. Şiva hikmet tanrısı ve şairlerin üstadı olarak bilinir.
Hint kültür tarihi araştırıldığında yalnızca Budacıların değil diğer birçok Hint dinlerinin izdeşlerinin de aynı davranışlarda bulunduğunu görüyoruz. Bir tür kendini kutsallaştırmak olan bu davranış biçimi masallara ve destanlara da konu olmuştur. Brahman masallarında Tanrıça Kali'ye kendisini kurban eden kişilerin öyküleri bulunmaktadır.
Kadının eski yönetici rolünden şüphe eden varsa en eski dinsel efsanelerdeki kanıtlara baksın; zira o efsanelerde kadının hükmedici dişiliği, eril rolü fazlasıyla üstlenmiş olduğuna işaret eden son derece zalim sıfatlarla betimlenir. Bu sıfatlar, dehşet saçan bir karakter olarak tasvir edilen Hindu tanrıçası Kali'yi bugün de betimlemektedir. Mezopotamya'nın en eski ilahi varlığı şüphesiz, isyankâr oğullarına klasik Freudçu baba kadar düşmanca davranması ile tanınan, suların ilksel anası Tiamat'tır. Öte yandan–her ne kadar hasat tanrıçası Demeter gibi daha müşfik, daha anaç imgeler ona eklense de–aslanlara hükmeden korkusuz âşık, anaların anası Kibele'ye duyulan inanç da Anadolu'da uzun yıllar boyunca etkili olmuştur..
Sayfa 39 - AyrıntıKitabı okudu
Reklam
23 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.