Every day more than the day before Aryaツ
Tüm zaman boyunca sessizce seni yazmak ara vermeden , uzun uzun kitap okumak seninle, konuşmak zorunda olmamak, rahatsız edilmeden seni düşünmek, seninle sıcak bi çay içmek, rahat bi uyku çekmek seninle, güneşten çok önce uyanmak seninle, bir yudum kahve içip kokusunu içimize çekmek, sessizliği birlikte dinlemek, gecenin tadını çıkarmak, açıklama
Reklam
MAZI AĞACI
Geçmişe gittim bugün.. Babamın evine. Babam evde yoktu, Annem de yoktu, Hava çok sıcaktı, öğle vakti, Biliyordum evde olmadıklarını Yine de gittim. Babamın yemeninin biri ters dönmüş. Annemin eski şalvarı asılıydı giriş kapının yanında. Her yıl bulgur kaynatılan büyük bakır bulgur kazanları da yuvarlanmış tandır ocağının yanına. Dışardaki
“Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben. Evlerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım. Yoksulluğun acısından hafif bilmedim acını. Nereye gidersem gideyim seni yürüdüm hep. Sevincini bir barış, bir bayram sabahı gibi taşıdım içimde. Sesine güvendim, gözlerine en çok yakışan o sürekli yaz ikindisine. Bütün öksüzlerin kederiyle baktım yüzüne, ne zaman geleceği düşündüysem. Bir haksızlığı haykıran herkese senin soluğunu verdim. Bütün hapislerin penceresi yaptım seni. Sonra tuttum kenar mahallelerin yalnızlığını gösterdim, bir özür, bir bağışlanma umuduyla. Söze inandım, gövdene ondan çok… Dönüp dönüp sana geldikçe anladım özgürlüğün aşk olduğunu. Alışkanlıklara yenilmedim ben, seni bir alışkanlığa dönüştürmek istemedim yalnızca. Işıklı bir korunak arayacağım sesinin kıvrımlarında. ‘Gelmen iyiliktir’ diyeceğim. Yüreğimden başka yanıtım olmayacak. Bir sorudan bir soruya vuracağım seni yine. Dünyanın bütün yağmurları yağacak iki söz arasında. Ellerimi geçmişe mi geleceğe mi koyacağımı şaşıracağım. Küller altındaki köz için bir yudum soluk isteyeceğim. 'Aşk iki kişiliktir’ sözünü düşüneceğim uzun uzun. Kalkıp pencereden hayata bakacağım. Alnından öptüğüm yerde 'Ülkemsin’ diyeceğim. Bir gülüşünle çıkıp caddeleri dolduracağım. Ya sen bu ülkede doğmasaydın, ya ben aşkı herkes gibi bilseydim?” Şükrü Erbaş
95 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Detaylı bir inceleme oldu, idare ediniz :)
i.hizliresim.com/zja7X7.jpg Evvela incelemeye şu soru ile başlamak gerekiyor: ‘İnsan neyle yaşar?’ Bu sorunun cevabı kitapta anlatılan hikayelerde açıkça belirtiliyor. İncelemenin sonunda bu sorunun cevabını zannımca vereceğim. Tolstoy’un kaleme aldığı ‘İnsan neyle yaşar’ kitabı temelde aynı değerler üzerine oturan, 6 farklı kısa
İnsan Neyle Yaşar?
İnsan Neyle Yaşar?Lev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019188,9bin okunma
Reklam
Seni yürüdüm ben...
Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben. Evlerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım. Yoksulluğun acısından hafif bilmedim acını. Nereye gidersem gideyim seni yürüdüm hep. Sevincini bir barış, bir bayram sabahı gibi taşıdım içimde. Sesine güvendim, gözlerine en çok yakışan o sürekli yaz ikindisine. Bütün öksüzlerin kederiyle
Kalkıp Nereye Gideyim?
Oradan çıktım, sessiz sedasız çıktım, yokuşlar çıktım, inişler çıktım,  hayattan çıktım, hayata çıktım. Bir anlam bulamadım. Anlam bulamayınca etraf yoktu ama etrafıma bir daha baktım. Bildim ve baktım ki, bilinecek nicesinin eşiğindeyim, eşikten bir adım ilerisi yok. Kalmışım orada iç çekmelerle. Dedim, ben bana ne yapıyorum böyle? ... İnsan, değil midir ki bir kendine varamayıştır. İnsan evet, bir kendine varamayıştır. O zaman dedim ki, ben kalkıp yola koyulayım da kaybolayım. Kalkıp bir yere gideyim. Kalkıp nereye gideyim? diye şiir söyleyen sana; Daha nereye gideceğimizi bile bilmiyoruz. Nasıl sığacağız bu dünyaya?
Sayfa 20 - Güray Süngü (Bülent Parlak'ın bir şiirinden) / Güray Süngü'den okuduğum ilk metin olarak kayıtlara düşüyorum.Kitabı okudu
233 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.