Merhaba arkadaşlar, kitap 1912'de İngiltere'de London Magazine'de yayımlanmaya başlayan Kızıl Veba, "kıyamet sonrası" edebiyatın öncüleri arasına girmiştir. Daha sonrasında da kitap olarak yayınlanmıştır.
Şu hasta olduğum günlerde bu kitabı okumak hiç iyi gelmedi, bozuk olaa morelim yerle bir oldu. Arkadaş kalk sen Covid olduğun zamanda oku, olacak şey mi? Yapacak bir şey yok, kısacık olan kitap (68 sayfa) çabucak bitti zaten.
2010'lu yıllarda bir salgın olmuştur, adı Kızıl Veba, tutulan insan yüzünde bir kızarmayla iki saat ya da iki gün içinde ölmekte. İnsanlar panik içinde bulundukları yeri terketmekteler, kırlara, köylere, sahillere akın akın kaçış vardır. Zengin olanlar zeplinlerle daha uzak diyarlara gitmekte ama hastalığı da yanlarında taşımaktadırlar.
Koca bir uygarlık çöker, yaşayan bir avuç insan kalmışsa da birbirlerinden haberleri yoktur.
Prof Smith hayata tutunmuştur, sekiz yıl yalnız yaşar, daha sonra başkalarının da yaşadığını öğrenince yanlarına gider, yeni bir hayat kurarlar. Medeniyetten yoksun, avcılıkla karınlarını doyururlar.
Üç torunu olan dede torunlarına veba salgınının başlangıcını, koca koca şehirlerin nasıl yerle bir olduğunu anlatırken biz de başlarından neler geçtiğini merakla dinliyoruz İhtiyardan.
Kısacık kitabı içim şişe şişe okudum.
London'un zekasına ve öngörüsüne bir kez hayran oldum. Onun zamanında veba salgını olmuş ve çok az sayıda insan kaybı yaşanmış. Ama adam yüzyıl sonrasının salgınını anlatmış,binlerce kayıplardan bahsetmiş.
Okumanızı tavsiye ederim.
Kitapla kalın sevgili dostlar