Ayaklarımın etrafında kalıntılar var. Ruh kalabalıkları ve kötü kokan sohbetlerin artıkları.
...
Evet, benim varlığım zarardan başka bir şey getirmiyor. Bu kirlenmiş ve yozlaşmış akıllara bir derman olamayacağım. Burada ben, herkesten aşağıdayım. Benimki, en aşağıda, en alçak olmanın kibri. Alt tarafın çıkıntısı olmak. Ellerini uzatanlara bela okumak ve gidin diye bağırmak ve minnetsizlik takıntısı ile belki kalp kırmak pahasına reddetmek. Bazı insanlar dünyaya kaybetmeye gelmiştir. Kaybedenlere dokunulmasa keşke. Onlar kendi başarısızlıklarıyla ve acizlikleriyle ve hatalarıyla kendilerini birleştirmişlerdir.
يَدْعُو الْإِنْسَانُ لِلْآخَرِ وَيُنْشِدُ لَهُ شِعْرًا وَيُخَمِّرُ لَهُ الشَّايَ
وَمَا هُوَ كَسْرُ الْقُلُوبِ
İnsan, insana dua eder, şiir yazar, çay demler, gülümser. Kalp kırmak da neyin nesi?
İyi insanların bir şekilde korunduğuna inancımı hiçbir zaman kaybetmedim. O yüzden belki saf olan tarafımı hep korumaya çalıştım. İnsanların iyi olduğuna inanışım, belki herkesin özünün başlangıçta iyi olduğunu ama sonradan yaşadıklarıyla, öğrendikleriyle başka bir insana dönüştüğünü düşünmemden geliyor. Ben hep birine kızdığımda ya da yargılamaya başladığımda onun 3-4 yaşındaki saf ve masum halini gözümün önüne getirmeye çalışırım. O küçük çocuk ister miydi kötü biri olmak, kalp kırmak? Belki bu yüzden hayatta kimseye kızgın ya da kırgın kalamıyorum, içimde yaşadığım duygular affetme durumuna bile gelmeden onun çocuk halini gözümün önüne getirmemle başka şeylere dönüşüyor. Tabii ki özel alanımı, hayatımı, duygularımı oluşturduğum bir koruma kalkanıyla koruyorum ama büyük hayal kırıklıklarına, pişmanlıklara da meydan vermiyorum.
Allahu teala'yı en ziyade incitten küfürden sonra, kalp kırmak gibi büyük bir günah yoktur. Çünkü Allahu Teala'ya ulaşan şeylerin en yakın olanı kalptir.
Muhammed Taki Osmâni şöyle dedi:
"Ne zaman ki dini, takva boyutunda yaşamaya başlasak ilk işimiz başkalarının hatalarını düzeltmek oluyor. Bu, kansere yakalanan bir kişinin soğuk algınlığına yakalanan kişi için endişelenmesine benziyor. Normal şartlarda kendisi ağır bir şekilde hastalanmış olan kişi başkalarının ufak tefek rahatsızlıklarını asla önemsemez. Sorun şu: Biz kendi hastalıklarınızı henüz tam anlamıyla bilmiyoruz. Başkalarına verdiğimiz öğütleri kendimiz tutacak olsak kalp kırmak, iftira ve giybet gibi kötü hasletler yok olacak."
Allah ı bilen,Allah yaklaşan ,Allah için amel eden Allah a doğru say eden ve nihayet Allah katında olanları keşfeden kalbdir.
Diğer uzuvlar kalbe tabi ve onun hizmetçileridir.
Onlar,kalbin çalıştırdığı alet ve vasıtalardır.
Masivalardan temizlendigi zaman, Allah a yaklaşıp saadete eren ve felah bulan bu kalb olduğu gibi,masivayı içine alıp
Zarafet herkesin her dediğini yapmak mıdır?
Kibarlık istemediğiniz halde ister görünüp kabul göstermek midir?
Reddetmek birini üzmek midir?
İstemediğiniz bir şeyi yapmaktan imtina etmek kalp kırmak mıdır?
Bir şeyi yapmamayı seçmek, sorun çıkarmak mıdır?
Her talebe karşılık vermemek uyumsuzluk mudur?
İnsanın insana yaptığı kötülüğü , hiçbir kedi kediye , hiçbir aslan aslana yapmıyor. Dinimizde kalp kırmak haramdır, 70 defa Kabe’yi yıkmaktan daha büyük günahtır.
“Kalp kırmak Kâbe’yi yıkmak kadar kötü!” diye kitaplarımızda yazılıyor da millet çatır çutur kalp kırıyor. Camide kalp kırıyor, safta kalp kırıyor. Hayret!