Hiçbir zaman sandığım gibi değilim. Kendim sandığım varlık bile durmadan değişiyor, öyle ki, çoğu zaman, ben birleştirmesem, sabahki varlığım akşamki varlığımı tanımayacak. Hiçbir şey benim kadar farklı olamaz benden. Ancak bazı bazı, yalnızken görünür derinlik gözlerime. Ancak o zaman köklü bir sürekliliğe ulaşırım; ama o zaman da yaşamım ağırlaşıyormuş, duruyormuş, varlığım sona erecekmiş gibime gelir. Ancak yakınlık duygusuyla çarpar yüreğim, ancak başkasıyla yaşarım; başkasının yerine geçmekle, birleşmeyle yaşarım hatta; hiçbir zaman da bir başkası olmak için kendimden sıyrıldığım zamanki kadar yoğun ve güçlü yaşadığımı duymam. Kökten kopmanın bu bencilliği -aykırı gücü o kadar fazladır ki- iyelik, bunun sonucu olarak da sorumluluk duygumu eritir. Böyle bir yaratık, evlenilebilecek bir yaratık değildir. Bunu nasıl anlatmalı Laura'ya?
408 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu kitap başlangıçta alışılması güç olsa da sonrasında sizi insan davranışları üzerine düşünmeye itecek pasajlarla dolu. Sonunda küçük çaplı bir şok yaşadığımı söyleyebilirim. Ah Gide...
Kalpazanlar
KalpazanlarAndré Gide · Can Yayınları · 2014619 okunma
Reklam
Her türün en mükemmel yazarı, taklitlere model oluşturan yazar biçiminde tanımlanıyordu. Retorik okulları ise öğrencilerini, antik yazarların kusursuz birer kopyası olmak üzere yetiştiriyorlardı. Onların ağzından özel mektuplar yazma işi bu eğitimin önemli bir parçasıydı; bir kere piyasaya çıktıklarında hakiki sanılmaları gayet kolaydı. Ve bu mecmualardaki -bireylerin eserleri arasından beğeni toplaması için özellikle seçilmiş olan - metinlere olan talep, mevcut stoğu oldukça büyütmüştü.
Benim zavallı giysiciklerimi pek çirkin buluyordu; bir zaman kendisiyle birlikte yaşayacağıma göre, gerektiği gibi, yani onun hoşlandığı gibi giyindiğimi görmeyecek olursa, fazlasıyla acı çekeceğimi yineleyip duruyordu.
Felsefe'ye girdiğinde bir eski tanıdık edebiyat öğretmeni, "Orası fakülte değil, okullarda gençleri boğup tüketsin diye gulyabani üreten Kalpazanlar Şirketi !..." demişti. Önce bozulmuştu Günsel, bu cafcaflı söze. Sonraları, ortaokulda, lisedeki bazı öğretmenleri de düşündükçe anlamıştı sözlerdeki gerçek payını. Gencecik beyinleri kurutup karartan o gulyabaniler burdan çıkıyor işte!... Gulyabani üreten Kalpazan Şirketi!... Boyuna hırlaşıyor ortaklar da... Sakallı Celal'in "Bu kadar cehalet ancak tahsil ile mümkündür" ünlü sözü burası için denmiş olmalı.
Sayfa 463 - Everest Yayınları 8. Basım: Temmuz 2013Kitabı okudu
Herkes üçüncü sınıf rollere çıkan bir sinema oyuncusu ya da bir yıldız adayı gibiydi: gözü açılmış dublörler,ufak tefek otomobil yarışçıları,Kıt'anın ucunda olmanın verdiği hüznü taşıyan çilekeş Californialılar,yakışıklı ve bezgin kazanovalar,patlak gözlü motel sarışınları,kalpazanlar, pezevenkler, orospular,otellerde oda hizmetçiliği yapan oğlanlar, yani bir alay ne idüğü belirsiz tip.Bunların arasında hayat nasıl geçerdi ki?
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.