Uzun soluklu bir okuma oldu. Kitabı elimde süründürdüm resmen. Geçen sene başlayıp “ya şimdi bu çok ağır ilerletemem” diyip kenara kaldırdım. Araya Kpss girdi. Neyse sınav bitti ben şu kitabı artık okuyayım dedim ama gel bir de bana sor. O kadar fazla bilmediğim kelime ve detaylar vardı ki yine mi yarıda bıraksam dedim. Gülün Adı’nı okurken bu kadar zorlanmamıştım halbuki.
Kitapta Kabala öğretisinden tut, Haşhaşiliğe, Tapınakçılardan tut Gül-Haç Biraderlerine kadar her şey vardı. Hal böyle olunca okumakta zorlandım. Sürekli bir sözlüğe bakma ihtiyacı hissettim.
Kitabın konusuna gelecek olursak; farklı farklı dinler, ayinler, kuttörenler değişik inanç biçimleri ve bunların ekseninde oluşturulmuş bir Plan. Üç arkadaşın, aslında var olan inançlardan derlediği Plan ve bu Plan’ın gerçekliğine kendini kaptırmış başka bir topluluk arasında geçiyor olaylar. Büyük bir bölüm Plan’ın oluşturulma kısmını anlatıyor. Kitabın sonuna doğru çözülüyor her şey. Sanırım beni en çok zorlayan da bu durum oldu. Başlarda dinler, inançlar, ayinler, öğretiler, farklı felsefik yaklaşımlar, bilimsel açıklamalar, simya ve yolu bu terimlere çıkan daha bir çok şeyin varlığı beni zaman zaman bunalttı. Ancak sonu olması gerektiği gibi bittiği için mutluyum. Çünkü zorlanarak da olsa okuduğum kitapların bir bütün olarak ele alındığında beni tatmin etmesini isterim. Bu açıdan gayet yerinde bir romandı. Ancak sanırım Eco’nun kitapları için daha çok pişmem gerekiyor.