Mekteb-i Mülkiye adı, Atatürk’ün o “öz Türkçe” adı kullandığı bir kutlama telgrafının ardından Siyasal Bilgiler Okulu olmuştur.
Cumhurbaşkanı, kendisine Atatürk soyadının “verilmesinin” ardından hayatının hayatının sonuna kadar giderek artan bir yoğunlukla dilbilimsel buluşlarla uğraşmıştır. Örneğin okul günlerinde edindiği addan pek memnun olmadığından Kemal’in Kamal’e çevrilmesini emreder. Kırgız, Yakut ve diğer uzak Türk dillerinin lügâtlarında “kamal” sözcüğü “kale”, yahut “kuşatma” ve “kaya” anlamlarında karşımıza çıkıyor. Aynı sözcüğün içinde ya hep ince ya da hep kalın hecelerin varlığını kabul eden Türk ses uyumuna “kemal”den daha uygun oluşunun yanı sıra, bu manalar da Atatürk’ü yeni ad olarak onu seçmeye teşvik etmiş olmalıdır. Böylece Osmanlı olan her şeyden uzaklaşmanın bir işareti daha verilmiştir ki, buna Nâmık Kemal gibi ilerici bir vatansever de dahildir. Partinin ideologları da hemen hareketi Kamalizm şeklinde adlandırmaya girişmişlerdir.
Realiteleri tanımayan sistemler yalnız kendi kendilerini aldatırlar!.. Bu bakımdan da Kamalizm aldanmamıştır. Bence üstün gelmiştir.
Fert inkar olunabilir mi? Ona işçenlik1 alanı bütün bütün kapanabilir mi?!
Kamalizm yalnız soysal haklara dayanmaz. Onun hak nazariyesi (teorisi)
daha ziyade dayanışmacıdır. Bunun anlamı şudur: Fert kamuğ, kamuğ fert
Yurttaş kanını, Türk kanını Türk'e döktürmek için "helal ve heder" sayan, fetva veren teker sarıklı Şeyhülislâm'ın zalim ve melun fetvalarını unutmadık sanırım.
Bir ideoloji anlamında 1929 ortasındaki icadından sonra Kemalizm,
1931 Kurultayı'nda kabul edilen 6 okun 1935 Kurultayı'nda "Kamalizm
prensipleri" olarak tanımlanmasıyla ve 1937'de anayasaya dahil edilmesiyle kemaline ulaşır. Konumuz açısından önemli olan husus ise, Kemalizmin sadece doğuşu sırasında değil sonrasında da devamlı ve tutarlı bir biçimde bir din olarak tasvir edilmiş oluşudur. Birkaç tanesini hatırlatmakta fayda var:
Daha önce Kemalizmden mezhep olarak bahseden Yakup Kadri, bu sefer
1931 tarihli bir yazısında "Kemalizm tarikatı" ifadesini kullanır. Ona göre bu
tarikatın, "ateşini en kör gönüllere aşılamak kudretine" sahip olunmalıdır.15
Falih Rıfkı ise 1933'te Kemalizmin vahiy olduğunu ima eder.