ENES KARA'NIN İNTİHARI!
İntihar eden yüzbinlerden olan şu ünlüler listesine bakınız! Hiçbir cemaate mensub değiller, sabah namazına kaldırılmamışlar, Risale dinlemek mecburiyetinde de kalmamışlar! Sıradan insanlar değiller, aptal oldukları söylenemez. Ne aptallığı, çoğunun peşinden yüz binler gitmiş; beğenilmişler, takdir görmüşler ama
Haddizatında Türk tarihinde ilk din devleti, Cumhuriyet Türkiyesi’dir. Ulu tapınak Akropolisi ve yurt sathında yayılmış irili ufaklı tümen tümen tali ibadet yerleri, esma-i hüsnası, kitab-ı mukaddesiyle ve aynı zamanda hadisleriyle peygamberlik görevini de üstlenmiş gözüken tanrı kılınmış kişi -ki, adıyla anılan dini, “Kemalîlik”- ve elverdiği bir kutsal makam dahi vardır. Bu “kutsal makam”, “derin devlet”in başı yahud merkezi durumundadır. Bunun buyruk ile kumanda şemsiyesi altındaki zabitana “ruhban zümresi” diyebiliriz.
Bahse konu zümreye “iman”ı, yaşayışı, tavır ve tutumu, demek ki, “muamelat”ıyla yakın duran “ruhban olmayanlar” yani “laique-civil”ler dahi mümtazdır. Bu kategoriden olmayı reddedenlere gelince, onlar “göbeğini kaşıyan inkarcı kaba kara budun”, sol Kemâlîlerin deyişiyle, “halk yığınları”dır. Mü’min Kemâlî, küreselleştirilmiş Çağdaş Ingiliz-Yahudi medeniyetine -kısaca “Çağdaşlık”a merbut, giderek kuldur. O, kendini, Çağdaş Ingiliz-Yahudi Medeniyeti’nin temel belirleyicisi olduğu sanılan “akl”ın yarattığı kanısındadır.
Bununla birlikte, akla-mantığa ziyadesiyle uyduğu söylenemez. Filvâkî doksan yıla yakın geçmişiyle “Kemâlî Din”, Türk Milleti’nin uyuşturucu-aptallaştırıcı afyonu olmuştu.
Kamalizm, yeni bir Din'dir(!)
Tanrısı, *Layik;
Peygamberi, Mustafa Kemal;
Kitabı, Nutuk;
Kıblesi, Anıtkabir olan;
İslam da dahil bütün dinleri reddeden ama saldırılarını sadece İslam'a yapan, dalkavukların uydurduğu sahte bir din…
Ahlâk bizde, çok başka türlü anlaşılmış bir iştir. Hele ümmetçilikte ahlâkın anlamı o kadar başka, o kadar yürüyen hayatın icaplarına aykırıdır ki ötede ahlâksızca yapılan bir hareketi ümmetçi teorisi ahlâk olarak kabul eder.
Yurttaş kanını, Türk kanını Türk'e döktürmek için "helal ve heder" sayan, fetva veren teker sarıklı Şeyhülislâm'ın zalim ve melun fetvalarını unutmadık sanırım.