Öncelikle dil bakımından daha önceki kitaplardan farklı ve bu kitaba bu anlamı yüklemek ne kadar doğru bilmiyorum
şöyle ki : Yazar içinde bulunduğu topl
umun değer yargıları ile ilgili ip uçları vermekte ve buradan yola çıkarak yasal düzenlemelerin yanı sıra toplumsal değerleri içten içe eleştirmektedir ''ne kadar kelime kalabalığı'' yapsa da
Sadece yazarın yansıttığı zaman diliminde değil günümüzde de söz konusu durumlarla da karşılaşmak pek mümkün zira toplumun sırtında çözülmeyi bekleyen kambur olarak durmaktadır bir çok çözüm bekleyen ve sıkça karşılaştığımız sorunlar gibi
Temele aile yapısını alıp düzensiz yaşam biçimi,eğitim ve ekonomik politikaların amacına ulaşmaması,hukuksal düzenlemelerdeki eksiklik ve yazılı olmayan toplumsal değerler- kurallar gibi bir çok neden sıralamaktadır
Katılır mısınız bilmiyorum. Keyifli okumalar
"Buğulu gözlerini, kapı ile televizyon sehpası arasındaki boşlukta duvara yaslı duran sandığa çevirdi. Uzun ve dalgın bakışlarla sandığı süzdü. Sonra yutkundu. Kırışık ve dar anlının altında iki küçük lamba gibi parıldayan gözlerini tekrar resme kaydırdığında Gülfidan’ı ile bakışları kenetlendi. Konya sokakları kadar soğuk ve donuk iki masum
Michalengelo, gerçekten çok inatçı bir heykeltraş ve ressam imiş. İtalya'da Sixtin sarayının tavanına, sırt üstü uzanarak, aylarca, İsa ve havarilerinin portrelerini çizdiğini okumuştum. Hatta bu yüzden sırtının kambur olduğunu...
Tarihimizi adam akıllı bilmiyoruz bizden başka hangi millet geçmişini kötülüyor kambur yapıyor sırtına..
Bizim ecdadimiz geçtiği üzüm tarlasından bir salkım üzüm alsa yerine altın asan bir ecdatti. Altın tabaklarda değil toprak taslarda yemek yerdi. Bir kral Arthurlari var Avrupanın ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyor ama gerçeğini değil hayal ettiklerini..