Sâni-i Zülcelâl, nihayetsiz kemâlâtını ve nihayetsiz cemâlini görmek ve göstermek istemiştir ki; şu âlem sarayını öyle bir tarzda yapmıştır ki; herbir mevcud, pekçok dillerle O'nun kemâlâtını zikreder, pek çok işaretlerle cemâlini gösterir..
..madem şu insanlar içinde, şu kâinat Sâni'inin makâsıdını en mükemmel bir surette bildiren ve şu kâinat tılsımını keşfeden ve hilkatin muammasını açan ve rubûbiyetin mehâsin-i saltanatına en mükemmel tarzda dellâllık eden Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'dır.. Elbette, bütün efrâd-ı insaniye içinde öyle bir manevî seyr ü sülûkü olacaktır ki; cismanî âlemde seyr ü seyahat suretinde bir Mi'rac'ı olacaktır.. "Yetmiş bin perde" tâbir olunan berzah-ı esmâ ve tecelli-i sıfât ve ef'al ve tabakât-ı mevcûdatın arkasına kadar kat-ı merâtib edecektir..İşte Mi'rac budur...
Reklam
Geçmişi geçmişte bırak!
❝Geçmiş, ikamet edilecek değil, referans alınacak bir yerdir ; geçmiş, bir öğrenme yeridir, yaşama yeri değil.❞
İyad B. Ğanem
•İyâd demek, farukiyet kameti ile Hz. Ömer demektir •İyâd demek, keremiyet kameti ile Hz. Selmân demektir. •İyâd demek, emanet kameti ile Hz. Ebû Ubeyde demektir. •İyâd demek, cihat kameti ile Hz. Halid demektir.
Zât-ı Ahmediye'nin (A.S.M.) merâtib-i kemâlâtta seyr ü sülûkünden ibarettir..
Reklam
1,000 öğeden 851 ile 860 arasındakiler gösteriliyor.