Sıcağı sıcağına kurcaladığım ve birçok arkadaşımın kitabı okuyacağını bildiğim için, spoiler özelliği taşıyacak herhangi bir detay vermediğimi öncelikle belirtmek isterim.
Veba Geceleri, Orhan Pamuk'un 40 yıldır düşünüp, 5 yıldır yazdığı, son 1 yıldır da üzerinde düzenlemeler yaptığı son romanı. Yani birtakım çevrelerin ve o çevreye tabi
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın selefi olarak Ahmet Mithat Efendi’nin Pîr’liğini yaptığı bu gelenek, bilmem övgüye ihtiyaç duyar mıdır? Zira ehli için işaret, malumatın kendisidir. Öyleyse biz de, mübalağa etmekten edebiyata sığınarak; tarif ve tavsiyemize başlayalım.
“İstedik ki tetkikimizin dili, eserin lisanını aksettirsin. Böylece kıraat ehli,
ARŞ, KENDİNİ AŞ!
''Bu yıkılışın sırrını bul, kendini çöz, içini ayıkla, şuurundan utanan ve ruhunun izbelerinde kaçacak delik arayan suçlu hislerini yakala, getir.''(S.245)
*Hepimiz ismini duyarız ama Peyami Safa gerçekte kimdir? Kitap okuyanlar bilhassa onu okuyanlar bilir lafını hiç esirgemez Peyami Safa. Ne düşüncesi var ise onu korkusuzca
Kemal Tahir ile ilgili o kitabın incelemesinde uzun uzun bahsetmiştim. İsteyenler okuyabilir. #191317613 linki burada. Orada hayatını yazarımızın öğrenebilirsiniz. Önemli detayları geçtim.
Esir Şehrin İnsanları 100 temel eserden biridir. Biliyorsunuz zamanında bu liste siyasi bazı nedenlerden dolayı kaldırıldı. Milli Eğitim
Esir Şehrin İnsanları, Esir Şehir serisinin ilk kitabı ve Kemal Tahir'in en sevilen, en bilinen eserlerinden bir tanesi... 2000'lerin başında TRT tarafından yanlış hatırlamıyorsam 6-7 bölümlük bir dizisi de çekilmişti.
Bu eser, daha doğrusu bu seri pek çok açıdan önemlidir. Serinin diğer iki kitabını incelerken de kısaca değinmiştim. Bugüne
İnsan her zaman annesini sever mi?
Babasızlık nasıl bir duygudur? Ya da annesizlik?
Sevdiğiniz halde başkaları için sevmiyormuş gibi davranmak zorunda kaldınız mı hiç?
Geçmiş her zaman geçmişte kalır mı?
Fakirlik utanılacak bir şey midir?
Aşk var mıdır?
Adalet nedir?
Namuslu olmak ne demek?
Yaşadığı yeri değişince insan da değişir mi?
Her
(Spoiler içerir)
Fakir Baykurt... Ülkemizin gelmiş geçmiş en değerli kalemlerinden bir adam. Pek çoğumuzun ismini, kitabı filme, diziye uyarlandığı vakit duyduğumuz bir yazar. Kendini halkın eğitimine adayan Anadolu'nun en kıymetli filizlerinden, Köy Enstitülü gerçek bir öğretmen. Kaleminin ucunu kıranlara karşı, büyük bir kararlılık ile,
Osmanlı İmparatorluğu, 'ya tamam ya devam' diyerek girdiği Cihan Harbi'nden ağır bir hezimetle çıkmış, payitahtı dahil olmak üzere şehirleri İtilaf kuvvetlerince işgal edilmiş ve artık 'hasta adam'lıktan ölü adamlığa gerileyerek fişinin çekilmesini beklemekteydi. Tarih kitaplarımızda 'Almanya yenildiği için biz de yenik sayıldık' doğrultusunda bir
“İnsanoğlu bu dünyada ne umulmaz durumlarla
karşılaşıyor apansız” (s.325).
Bir toplumu analiz etme ve anlamanın en iyi yollarından biri de en zayıf halkalarını tespit ederek onları bir masaya yatırmaktır. Zira bir toplumun gücü onun zayıf halkalarında gizlidir. Bu itibarla bir toplumun ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi düzeyi, insanlar arası
Türk düşün ve yazın hayatının seçkin isimlerinden olan Kemal Tahir, 15 Nisan tarihinde İstanbul Vezneciler semtinde, İsmail Kemalettin adıyla dünyaya geldi. Kimliğinde 13 Mart olarak görünen doğum tarihi, 1917 yılında yapılan takvim değişikliğinden kaynaklanan bir yanlışlığın sonucudur. Babası 2. Abdülhamit'in hünkar yaverlerinden ve baş
- Meliha yaşamak istiyordu. Kaç kere bunu istedi. Fakat böyle, İzmit'in kerpiçten bir evinde yaşamak değil, hayır, o başka türlü yaşamak istiyordu. Nasıl yaşamak? Bilmiyor. Şüphesiz Meliha yaşayacak, insan ölünceye kadar yaşar, fakat nasıl???
- Kitabın ilk sayfalarındaki alıntıdan da anlaşılacağı gibi Meliha'nın içinde bir tutku, bir ihtiras, bir
Mehmet Bey'in de kitap ile ilgili cümlelerinde ifade ettiği gibi yaşanan her olumsuzluk, her ızdırap beraberinde başka bir gözle bakabilmenin hususiyetini ve bilgeliğin hiçbir yolla elde edilemeyecek, enfüsi sırlarını getiriyor.
Okuduğum bir önceki eserin bana sunduğu, insanın iç dünyasına dâir ipuçları, 'Yola Düşen Gölgeler'de adeta ete kemiğe
Edebiyatımızın toplumcu gerçekçi yazarlarından olan Kemal Tahir, bu eserinde Kurtuluş Savaşı sırasında cephe dışında devam etmekte olan hayatın yansımalarını bize sunuyor.
Roman yazarken asıl gayesinin tarihin unutulup hor görülmesine başkaldırı olduğunu dile getiren Tahir, sade bir dil ve yalın bir anlatımla akışkanlığı zedelemeden kurguyu