Bu son ayrılık saatinde niçin hakikati saklamalı? Bu okumayacağın defteri ben senin için yazdım Kâmran. Evet, ne söyledim, ne yazdımsa hep senin içindi. Yanlış, çok yanlış bir iş tuttuğumu bugün artık itiraf edeceğim. Ben her şeye rağmen seninle mesut olabilirdim. Evet, her şeye rağmen seviliyordum, sevildiğimi de bilmiyor değildim; fakat bu bana kâfi gelmedi, istedim ki çok, pek çok sevileyim, kendi sevdiğim kadar değilse bile -çünkü buna imkân yok- ona yakın sevileyim. Bu kadar sevilmeye benim hakkım var mıydı? Zannetmem, Kâmran. Ben küçük, cahil bir kızım. Sevmenin, kendini sevdirmenin de bir yolu var, değil mi Kâmran? Halbuki ben bunları hiç, hiç bilmiyordum. Senin Sarı Çiçeğin -taş atmak için söylemiyorum Kâmran, inan bana, madem ki seni mesut etti, ben hayalimde onunla barışıyorum- kim bilir ne kadar cazibeli bir kadındı? Kim bilir sana ne güzel şeyler söylüyor, ne güzel mektuplar yazabiliyordu? Ben, belki senin çocuklarına, çocuklarımıza iyi bir anne olacaktım. Bu kadar.
Sayfa 479 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Türkiye'deki doğa tahribinin, namıdiğer, betonlaşmanın öncü günahkârı, ne yazık ki, devlettir. Saygın diplomat ve devlet adamlarından Kâmran İnan bu gerçeğe şöyle parmak basıyor: Beton salgınına devlet seyirci kaldı, belediyeler yardımcı oldu. Önce kamu kuruluşları, anayasaya, hukuka aykırı olarak sahillerin en güzel yerlerini parselledi, tel örgüler çekip beton dinlenme tesisleri yaptı. İsviçre'de bahçenizdeki ağacı izinsiz budayamaz, kesemezsiniz..." Türkiye'de ise baltanın girdiği her yerde her ne varsa beton uğruna mahvedilmiştir. Bu mahvedişin itici gücü, çıkarcılıktır. Türkiye'de doğa tahribi en büyük ve en verimli rant aracıdır. Bu rantın devşirildiği kurumlar ise belediyelerdir.
Yeni Boyut YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Çalışma disiplini, medenî olmanın en geçerli kıstasıdır. Bu kıstasa vurulduğunda Türkiye'nin medeniyetten çok uzak olduğu görülür. Temeldeki sakatlık eğitimin yetersiz ve yanlış oluşudur. İnsanımızda motivasyon, mefkûre, kendisiyle yarışma arzusu yok.
Ben her şeye rağmen seninle mesut olabilirdim. Evet, her şeye rağmen seviliyordum, sevildiğimi de bilmiyor değildim; fakat bu bana yeterli gelmedi, istedim ki çok, pek çok sevileyim, kendi sevdiğim kadar değilse bile -çünkü buna imkan yok- ona yakın sevileyim. Bu kadar sevilmeye benim hakkım var mıydı? Zannetmem, Kâmran. Ben küçük, cahil bir kızım. Sevmenin, kendini sevdirmenin de bir yolu var, değil mi Kâmran? Halbuki ben bunları hiç bilmiyordum. Senin -Sarı Çiçeğin- taş atmak için söylemiyorum Kâmran, inan bana, madem ki seni mesut etti, ben hayalimde onunla barışıyorum. Kim bilir ne kadar cazibeli bir kadındı? Kim bilir sana ne güzel şeyler söylüyor, ne güzel mektuplar yazabiliyordu? Ben belki senin çocuklarına, çocuklarımıza iyi bir anne olacaktım. Bu kadar." Kâmran, ben, seni sevmesini, senden ayrıldıktan sonra öğrendim. Hatta yaptığım tecrübelerle, başkalarını sevmekle sanma sakın. Gönlümün içindeki derin, hazin, ümitsiz hayalini sevmekle. Bütün olan, geçen şeylere rağmen, sen yine bir parça benimdin; ben bütün ruhumla senin... Seninle artık iki düşman bile değiliz, birbirini hiç ama hiç görmeyecek olan iki yabancıyız."
Sevmenin, kendini sevdirmenin de bir yolu var, değil mi? Halbuki ben bunları hiç, hiç bilmiyordum. Senin Sarı Çiçeğin -taş atmak için söylemiyorum Kâmran inan bana, mademki seni mesut etti, ben hayalimde onunla barışıyorum- kimbilir, ne kadar cazibeli bir kadındı! Kimbilir, sana ne güzel şeyler söylüyor, ne güzel mektuplar yazabiliyordu. Ben, belki senin çocuklarına, çocuklarımıza bir iyi anne olacaktım. Bu kadar.
Sayfa 356Kitabı okudu
2.kısım
Senin Sarı çiçeğin - taş atmak için söylemiyşrum Kamran inan bana mademki seni mesut etti, ben hayalimde onunla barışıyorum - kim bilir, ne kadar cazibeli bir kadındı? Kim bilir sana güzel şeyler söylüyor Ne güzel mektuplar yazabiliyordu Ben belki senin çocuklarına çocuklarımıza iyi bir anne olacaktım bu kadar.
Sayfa 361Kitabı okudu
Reklam
Bizden Söylemesi...FETO GERÇEĞİ 1986 yılında Almanya’ya gitmek için Emniyet’e verdiği pasaport istek formunda annesinin adını ’’RABİN’’ olarak beyan etmişti.Edirneli Şükrüpaşazadelerin kızı ’’REFİA’’ olarak bilinen annesinin adını ’’RABİN’’ olarak yazması hiç de garip değildir.Bu ailenin Seferad Yahudisi olduğunu Dr. Mustafa Peköz araştırmasında
Son veda?
Bu son ayrılık saatinde niçin hakikati saklamalı? Bu okumayacağın defteri ben senin için yazdım Kâmran. Evet, ne söyledim, ne yazdımsa hep senin içindi. Yanlış, çok yanlış bir iş tuttuğumu bugün artık itiraf edeceğim. Ben, her şeye rağmen seninle mesut olabilirdim. Evet, her şeye rağmen seviliyordum, sevildiğimi de bilmiyor değildim; fakat bu bana
Sayfa 307 - Feride
bu son ayrılık saatinde niçin hakikati saklamalı? bu okuyamayacağın defteri ben senin için yazdım Kâmran. evet ne söyledim ne yazdımsa senin içindi. yanlış, çok yanlış iş tuttuğumu bugün artık itiraf edeceğim. ben her şeye rağmen seninle mutlu olabilirdim. evet her şeye rağmen seviliyordum, sevildiğimi de bilmiyor değildim, fakat bu bana kafi
Bu son ayrılık saatinde niçin hakikati saklamalı? Bu okumayacağın defteri ben senin için yazdım Kâmran. Evet, ne söyledim ne yazdımsa hep senin içindi. Yanlış, çok yanlış bir iş tuttuğumu bugün artık itiraf edeceğim. Ben her şeye rağmen seninle mesut olabilirdim. Evet, her şeye rağmen seviliyordum, sevildiğimi de bilmiyor değildim; fakat bu bana kâfi gelmedi, istedim ki çok, pek çok sevileyim, kendi sevdiğim kadar değilse bile -çünkü buna imkan yok- ona yakın sevileyim. Bu kadar sevilmeye benim hakkım var mıydı? Zannetmem, Kâmran. Ben küçük, cahil bir kızım. Sevmenin kendini sevdirmenin de bir yolu var, değil mi Kâmran? Senin Sarı Çiçeğin -taş atmak için söylemiyorum Kâmran, inan bana, madem ki seni mesut etti, ben hayalimde onunla barışıyorum- kim bilir ne kadar cazibeli bir kadındı? Kim bilir sana ne güzel şeyler söylüyor, ne güzel mektuplar yazabiliyordu? Ben, belki senin çocuklarına, çocuklarımıza iyi bir anne olacaktım. Bu kadar.
Reklam
152 syf.
·
Puan vermedi
MEMOŞ'LU YILLAR / CEMRE BİRAND Kasım ayında Mehmet Ali Birand'ın doğum gününde (9 Aralık) paylaşmak için Cemre Birand'ın yazdığı "Memoş'lu Yıllar" adlı kitabı okudum ( ama yorumu paylaşamadım). Bu ayda M. A. Birand'ın ölüm yıldönümü (17 Ocak) diye "Memoş'a Sözüm Vardı" adlı kitabı okudum. Dün
Memoş'lu Yıllar
Memoş'lu YıllarCemre Birand · Doğan Kitap · 201816 okunma
senin sari cicegin-tas atmak icin soylemiyorum Kamran,inan bana,mademki seni mesut etti ,ben hayalimde barisiyorum onunla-kim bilir ne kadar cazibeli bir kadindi?kim bilir sana ne guzel seyler soyluyor,ne guzel mektuplar yazabiliyordu?ben,belki senin cocuklarina,cocuklarimiza iyi bir anne olacaktim.o kadar.
Sayfa 384Kitabı okudu
131 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Allah gani gani rahmet eylesin. Çok sayıda yabancı dil bilen, Kürtçenin birçok lehçelerine vakıf, devlet ve siyaset adamı. Bu ülkenin sevdalısı olarak Kamran İnan 'ın hayatının bilinmemesi yeni neslin bu güzide adamı tanımaması çok büyük kayıp. Mutlaka okunmalı dediğim bir kitap.
Siyasetin İçinden
Siyasetin İçindenKamran İnan · Milliyet Yayınevi · 19953 okunma
260 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.