Meseller " kitabında şöyle diyordu; "Sanırım dünyanın sonu, her şeyin bir şaka olduğunu sananların yükselen alkışları arasında gelecek."Savaşlar, açlıklar, salgınlar, ölümler, katledilen hayvanlar. Yanan bir dünya, kan kusan bir doğa. Ve bir tiyatro gibi sanki olup bitenden habersiz seyreden biz insanlar.
İnsan vücudu üzerinde yaklaşık 700 biyolojik aktif nokta (BAN) bulunur. Bunların 66 tanesi, "Agresi Noktası" olarak adlandırılan ekstre aktif noktalardır. 66 adresi noktasından 61'i abdest azalarında yer almaktadır. Abdesti azalar yıkanırken BAN faaliyete geçer, agresi noktaları denge kazanır. Bu sebepten abdestteki sırayı bozmamaya özen göstermek gerekir.
Yüz yıkanırken mide, bağırsaklar, safra kesesi, idrar yolları, sinir sistemi ve üreme organları;
Kollar yıkanırken bağırsaklar, kalp, akciğerler, üreme organları, idrar yolları ve kan dolaşımı uyarılır.
Kulaklar, yaklaşık 100 BAN'ın yer aldığı ve hemen hemen bütün organlarla bağlantılı olan bir komutana merkezidir.
Ayakları yıkanırken hormon dengesini sağlayan, büyüme ve üremeyi kontrol altında tutan hipofiz, böbrekler ve hemen hemen bütün organların faaliyetini ekleyen BAN uyarılır.
Abdest akupunktur noktalarının uyarılması ile vücutta enerji ve kan dolaşımı kolaylaşır, vücudun direnci artar, bağışıklık sistemi güçlenir.
Ateş yükselince soğuk su ile abdest almak, ateşi 1,5 -2 derece kadar düşürür.
Abdest tansiyonu düşürür, baş ağrısını hafifletir, uygulamayı, yorgunluğu ve öfkeyi giderir.
Soğuk su kullanmak,abdestin ve guslün faydalarını arttırır.
Ancak akciğer ve karaciğer hastası olanlar, ağır ameliyat geçirenler, yaşlılar, ishal olanlar için ılık su kullanmak daha iyidir.
Her abdestte misvak kullanmak çok önemlidir.
~√~
Kitap 3 bölümden oluşmaktadır.
1) Yanan Ruhlar
2)Kan Hasadı
3) Kutsalların Savaşı
Yaşamları birden alt üst olan ve ne ile karşı karşıya olduklarını bilmeyen insanlar yapacakları seçimlerde, izleyecekleri yollarda hem iyi kararlar vermek, hem de oldukça cesur olmak zorundadırlar. Kitap 3 farklı bölümden fakat ortak bir paydadan oluşmaktadır. Kitabın baş düşmanı her bölümde oldukça güçlenir, eski günlerindeki o zafer çığlıklarına birer adım daha yaklaşır. Zafere yaklaşırken ise çıkarttığı kaos, insanlık için oldukça dehşet ve acı vericidir.
Kitap sade ve akıcı bir dille anlatılmıştır. Duygular ve olaylar abartıdan uzak, her şey olabildiğince sade ve açık bir şekilde ifade edilmiştir. Doğaüstü olaylara merakı olanlar için biçilmiş bir kaftan olan kitabım, bu kategoriden uzak olanları da içine çekecektir. Gerilim ve gizem her sayfada daha da yükselecek ve okurlar sayfaları hızla merak duyguları kabarmış bir şekilde çevirecektir.
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Kitabı henüz bitirdim ve bıraktığı etkiyle kaleme, kağıda sarıldım. Bazı kitaplar vardır tam yüreğinize dokunur ve etkisinden kurtulup, gözünüzden kopup bağımsızlığını ilan eden gözyaşlarınıza engel olamazsınız. Bunun gibi kurgu olduğunu unutturup, böyle hisler yaşatan kitapları seviyorum.
George ve Lennie hayatlarını idame ettirmek için,
Kitap sürekli şiddet gören çocuk karakter Zezé ve onun hayal dünyasını okuyucuya hissettirmesi bakımından kaliteli bir eser. Sayfaları çevirince kan akışınızın olaylara göre hizlanip yavaşladığını hissedeceksiniz.
Minik kardeşi Luís, abisi Totóca, Edmundo dayı ve dindinha. Hepsi ailenizden biri olacak, en çok da Zezé.
Zezé içimizdeki yarım kalmış iyilik,
Zezé çocukluğumuzun masumiyeti...
Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022228,9bin okunma
Harese nedir, bilir misin oğlum?
Arapça eski bir kelimedir.
Bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir.
Harese şudur evladım:
Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan
üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür;
o kadar dayanıklıdır yani.
Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır.
Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar.
Keskin diken devenin ağzında yaralar açar,
o yaralardan kan akmaya başlar.
Tuzlu kan dikenle karışınca bu tat devenin daha çok hoşuna gider.
Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına
doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve.
Bunun adı haresedir.
Demin de söyledim, hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir.
Bütün Ortadoğu’nun âdeti budur oğlum, boyunca birbirini öldürür
ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz.
Kendi kanının tadından sarhoş olur.
- Böyle bir şaheser hakkında ne inceleme ne de yorumda bulunmak haddime bile değil ama içimden geçenleri belirtmek istedim..
Nihat: "Ne istediğini bilsen canın sıkılmaz!" dedi.
Ömer, yalvarır gibi cevap verdi: "Bana istenecek bir şey söyle, uğruna can verilecek bir şey söyle, hemen dört elle sarılayım..."
Nihat güldü: