Zeytindağı'nı geç bir zamanda okuduğumu söylemem lazım. Çok daha evvel okumalıydım. Ama bir taraftan şunu düşünmüyor değilim; mesela 20'li yaşlarımda okusaydım, yine aynı şeyleri düşünür müydüm? Yoksa kitabı çokça eleştirir miydim? Demem o ki, Zeytindağı yorumumuz bizlerin durağan kalan ya da değişen dünya yorumuyla birebir örtüşüyor.
Aynı
Neden mi sürekli Türk diyoruz iyi oku ar*p piçi seni!
“Bir Arap isyanının Türklere yaratabileceği sorunu fark eden İngilizler, Hüseyin'e Arap bağımsızlığı için desteklerini sundu. İngilizlerin teklifi, Hüseyin'in 5 Haziran 1916'da Arap isyanını başlatmasıyla sonuçlandı. İttifak Devletleri'ne karşı bir başka cephe daha
Konu din ya da ırk mı sizce şu an? israili savunmuyormuş... israili savunmuyorsun ama onu destekleyen bir ülkeyi savunabiliyorsun.
Ortada bir katliam var... Binlerce insan yaralandı, yüzlercesi şehit oldu. Ama siz hala türk türk diye ortalıkta geziniyorsunuz. Keşke türk olmadan önce insan olmaya çalışsaydınız...
Yazar bu üçüncü ciltte, 1. Dünya Savaşı yıllarını ve savaşın bitiminde Enver Paşa ve arkadaşlarının yurt dışına kaçtıktan sonraki yaşamlarını anlatır.
Dünya savaşını planlarıyla ve ana cepheleriyle anlatır yazar elbette yine çekilen telgraflar eşliğinde.
Enver Paşa başkomutan olarak gücünün zirvesinde ve ülkede tek başına iktidardır. bu
Medine, Yemen, Şam, Kudüs, zeytinyağı, Beyrut... Kanal harekatı, Trablusgarp Büyük Harpte çöllerde;
Her tarafta bir neslin Kahramanları var, kahramanlar için iklimler, düşmanlar, denizler ve karalar birdir.
SON
Kitabın girişinde "Ölberg, Zeytindağı'nın Almancası! Cebelü'z-Zeytün Arapçası, Zeytindağı sadece kitabımın adı." diyor Falih Rıfkı ve ekliyor, "Zeytindağı'nda tarihin hakkını tarihe, Cemal Paşa'nın hakkını Cemal Paşaya verdim." Yazarın bu sözlerle ne anlatmak istediğini ancak kitabı okudukça fark ediyorsunuz.
Zeytindağı Kudüs'e yakın bir dağ. Bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğunun yönetiminde bulunan yerlerden. Daha doğrusu yönettiğini sandığı yerlerden... Falih Rıfkı Atay, Kanal Harekatı sırasında 4. Ordu Komutanı Cemal Paşa'nın emir subayı olarak bu bölgede bulunmuş. Kitapta bu bölgeye ve gençliğine duyduğu özlemle bize Birinci Dünya Savaşı'nın ve imparatorluğu kaybedişimizin hikayesini anlatıyor. Gözlemleri, anıları, çözümleme ve yorumları hem geçmişe hem de günümüze ışık tutacak nitelikte. Kafkaslar, Balkanlar, Filistin, Mekke ve Medine, Suriye, Irak ve binlerce kilometrekare vatan toprağının bir bir elden çıktığı bir memlekette, vatanperver bir devlet adamı ya da subayın hissiyatı ancak bu kadar güzel tarif edilebilirdi.
Kitaptaki betimlemeler ve teşbihler, duru bir Türkçe kullanılmasına rağmen etkileyici bir şekilde yazılmış. Eser, Milli Eğitim Bakanlığının 100 Temel Eser listesinde zaten yer alıyor. Her Türk gencinin hem Türkçenin doğru ve etkili kullanımını görmesi hem de geçmişini bilmesi ve anlaması için okuması gereken bir kitap. Behçet Kemal Çağlar'ın da dediği gibi "Bu kitabı okumak adeta bir borçtur ve bir vazifedir."
Allah'ın Kızları Nedim Gürsel'in çok sesli, bol sesli bir romanı. Kitap için çok sesli tanımı yapıldığında, kitabın güncel ve tarihsel dönemlere gidiş gelişleri göz önüne alınarak yapılıyor ama bence çok sesliliği, zamanın öncesi ve şimdisinden ziyade bu tarihler içerisinde olaylara konu olan karakterler ve kişilerden oluşuyor. Hem
I. Cihan Harbi'nin içinde mücadele verdiğimiz tüm cepheler bizim için önemlidir. Şöyle genel bir bakış açısıyla baktığımız zaman tüm cephelerde eksiklikler ile karşılaştığımızı, imkansızlıklar içinde tüm imkanlarımızı kullanarak kahramanca bir mücadele verdiğimizi görebiliriz. Türk'ün, karşısında dönemin tüm teknolojik imkanlarını kullanan düşmana karşı verdiği destansı mücadele mukadderatı değiştirmemiş, sonuç imparatorluğun nihayetini hazırlamıştır.
Kanal Cephesi de imkânsızlıklar içinde giriştiğimiz, sonu başarısızlıkla biten fakat harekât içerisinde az da olsa başarılar sağladığımız bir cephe.
Gülsüm hoca bu eserinde Mısır'ın ve Süveyş Kanalı'nın önemine, İngiliz hâkimiyetine giriş sürecine değinerek I.Dünya Savaşı'ndaki Kanal Harekâtı'na giriş yapıyor. Kitap esasında üc noktaya değiniyor. I. Kanal Harekâtı, Şerif Hüseyin İsyanı ve isyan sürecinde başlatılan II.Kanal Harekâtı. Bu konular işlenirken yapılan hazırlıklar, harekât icerisinde girilen muharebeler de okuyucuya aktarılıyor.
Bu kitap da serinin diğer eserleri gibi konuya ilgi duyan okuyucunun genel bilgi edinebileceği, konuya giriş mahiyetinde ve daha ayrıntılı eserlere bir hazırlık okuması yapılabilecek bir kitap.
Vatanı savunmak, ülküye ulaşmak uğrunda şehid düşen tüm vatan evlatlarına Rahmet ile...
Pan-İslam veya İslam İmparaorluğu adına sahip kitap G.Wyman Bury tarafından 1919 yılında Londra'da yayımlanmış ve Türkçeye 2011 yılında Dr.Mert Akçanbaş tarafından
tercüme edilmiş.
Pan-İslam ya da İslam Birliği, tüm Müslümanları tek bir çatı altında birleştirmeyi amaçlayan siyasi bir akımdır. Bu düşünce 19.yüzyılda ortaya çıkmış ve 20.yüzyılın
Zannediyorum ki bütün kanımızı İngilizleri Mısır'da tutmak ve Alman karargahını bir parça serbest bırakmak için kanal sularına döküp geri döneceğiz. İşte bu hazindir.
"II.Kanal Harekâtı olarak isimlendirilen bu harekâtta Türk tarafı 4.000 kişi kaybetti. İngilizlere göre Türk kayıpları 9.000 kişi kadardı. İngilizlerin de kayıpları oldukça ağır olmuştu."
Kitap 4 bölümden oluşuyor son bölümde sarıkamış harekatı ile aynı kaderi paylaşan kanal harekatını anlatıyor 3.bölümde hatalardan bahsediyor 3. Bölüm 2. Bölüm ile 1. Bölümün tekrarı nitelikte ama zamanın tanıklarının sözlerinden altıntı yaparak anlatıyor 2. Bölüm sarıkamış faciasını anlatıyor 1. Bölüm enver paşayı ve alman hayranlığını anlatıyor kitap akıcı bir kitap