Kanal İstanbul
Onlar ki bir türedi nesildirler, yalnız kendi ömürlerini iyi sürmek için memlekette kahraman görünerek toprağı satarlar.
Türedi: Kendisinden umulmayan bir biçimde sivrilmiş ve hakkı olmayan bir duruma gelmiş kimse
136 syf.
10/10 puan verdi
·
9 saatte okudu
Büyük İstanbul Depremi Artık Çok Yakın!
Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/ChXgRAuNCSL Bugün günlerden 17 Ağustos. Binlerce insanın hayatını kaybettiği o depremin üzerinden tam 23 yıl geçti. O yüzden gelin size 17 Ağustos 1999 gecesi yaşadıklarımı anlatayım. Bilenler biliyordur, ben aslen
Türkiye'de Deprem
Türkiye'de DepremNaci Görür · Doğan Kitap Yayınları · 2020137 okunma
Reklam
·
Puan vermedi
Karakoç'ta Hz. Muhammed Portresi
Peygamberleri yeryüzünde medeniyet inşa eden insanlar olarak gören Sezai Karakoç, “Yitik Cennet” adlı eserinde cennetin sekiz kapısı olarak nitelendirdiği Hz. Âdem, Hz. Nûh, Hz. İbrahim, Hz. Yusuf, Hz. Musa, Hz. Süleyman, Hz. Yahya, Hz. İsa ve cennetin kendisi olarak nitelendirdiği Hz. Muhammed’in hayat tecrübelerini insan-medeniyet ilişkisi
Yitik Cennet
Yitik CennetSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20218,9bin okunma
171 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Çöküş: Devlet-i Âliye-yi Osmâniyye...!
Falih Rıfkı Atay
Falih Rıfkı Atay
etkinliği kapsamında yapacağım ilk incelemem olacak. Etkinlik için Link: ->> #27899814 Tarihi bir yolculuğa hazırlanın; geçmişe, bir İmparatorluğun Çöküşüne ve kaybedilen topraklarda yaşanan büyük acılara tanık olacağız. . Daha önce,
Zeytindağı
ZeytindağıFalih Rıfkı Atay · Pozitif Yayınları · 20119,9bin okunma
Anadolu hepimize hınç, şüphe ve güvensizlikle bakıyor. Yüz binlerce çocuğunu memesinden sökerek alıp götürdüğümüz bu anaya, şimdi kendimizi ve pişmanlığımızı getiriyoruz istasyonda bir kadın durmuş, gelene geçene: - Benim Ahmed'i gördünüz mü? diyor. Hangi Ahmed'i? Yüz bin Ahmed'in hangisini? Yırtık basmasının altından kolunu çıkararak, trenin gideceği yolun, İstanbul yolunun aksini gösteriyor: - Bu tarafa gitmişti, diyor. O tarafa? Aden'e mi, Medine'ye mi, Kanal'a mı, Sarıkamış'a mı, Bağdat'a mı? Ahmed'ini buz mu, kum mu, su mu, skorpit yarası mı, tifüs biti mi yedi? Eğer hepsinden kurtulmuşsa, Ahmed'ini görsen, ona da soracaksın: - Ahmed'imi gördün mü? Hayır... Hiçbirimiz Ahmed'ini görmedik. Fakat Ahmed'in her şeyi gördü. Allah'ın Muhammed'e bile anlatamadığı cehennemi gördü. Şimdi Anadolu'ya, batıdan, doğudan, sağdan, soldan bütün rüzgârlar bozgun haykırışarak esiyor. Anadolu, demiryoluna, şoseye, han ve çeşme başlarına inip çömelmiş, oğlunu arıyor. Vagonlar, arabalar, kamyonlar, hepsi, ondan, Anadolu'dan utanır gibi, hepsi İstanbul'a doğru, perdelerini kapamış, gizli ve çabuk geçiyor. Anadolu Ahmed'ini soruyor. Ahmed, o daha dün bir kurşun istifinden daha ucuzlaşan Ahmed, şimdi onun pahasını kanadını kısmış, tırnaklarını büzmüş, bize dimdik bakan ana kartalın gözlerinde okuyoruz. Ahmed'i ne için harcadığımızı bir söyleyebilsek, onunla ne kazandığımızı bir anaya anlatabilsek, onu övündürecek bir haber verebilsek... Fakat biz Ahmed'i kumarda kaybettik!
Sayfa 104Kitabı okudu
Yasef Nassı ailesinin Avrupa 'ya kaçırdıkları
Sandıkta Papa'ya hediye edilmek üzere Kıbrıs'tan alınmış üç kutsal haç ve iskenderiye'deki çingenelerden ucuza kapatılmış tanrıça îsis'in bir karış büyüklüğündeki altın heykeli, Fransa kralına sunulmak üzere Mısır, Tunus, Cezayir gibi Doğu Akdeniz ve Mağrip topraklarında bulunan Osmanlı hakimiyeti hakkında hazırlanmış raporlar ve sultanın Akdeniz politikasıyla ilgili düşüncelerini içeren bir belge kopyası, İstanbul'da o günlerde konuşulmakta olan Akdeniz ile Şapdenizi'ni Süveyş'te bir kanal ile birleştirme projesi hakkında fizibilite raporlarının kopyaları, Sakarya-Sapanca- Izmit Körfezi arasında açılmak üzere kazı çalışmalarının başlatıldığı Karadeniz-Marmara Kanalı Projesi'nin nasıl geri durdurulabileceğine dair siyasî ve etnik rapor, Protestan Kardinallere hediye edilmek üzere içleri minyatürlerle dolu Bin bir Gece Masalları, Tutîname ve Pança Tantra (Kelile ve Dimne) çevirileri ile sultanların kişilik tahlillerini yapabilmek için kopyalanan divanları, Doğu bilimini etkileyen pozitif bilim kitapları, Osmanlı medreselerinde okutulan kitaplardan ünlü hattatlara yazdırtılıp altınla ciltlenen birer master kopya, Grekçe, Süryanice, Latince ve Arapça tarih ve tıp kitapları, bitki köklerinden ilaç yapmaya yarayan şifalı bitkiler kitabı ve nihayet birkaç pırlanta ve yakut broş, kolye, sorguç ve mücevher kakmalı hançerler, benim yol arkadaşlarımdı.
Sayfa 157 - KapıKitabı okudu
Reklam
İyi bir özet olmuş
"Kürtaj haktır, meme cinsel organ değildir, kadın istediğini giyebilir, tacizine tecavüzün tek suçlusu tacizci tecavüzcüdür, maalesef ki ekonomimiz kötüdür, iş yoktur, işsizlik çoktur, insanın hobileri olması lüks değildir, insanlar sevip sevişebilir, bekaret diye bir şey yoktur. Dinimiz diye bir şey yoktur, din inanç şahsa özeldir, herkes kendi yaptıklarından sorumludur, melih bulu rektör değildir, İstanbul sözleşmesi yaşatır, Türk aile yapısı diye bir şey yoktur, ailede olması gereken şey bireyler arası sevgi saygıdır, psikolojik şiddet şiddettir. Lgbtq+ vardır, var olacaktır, korkmadan düşüncelerini hür bir biçimde ifade edebilmek her bireyin hakkıdır, kadın cinayetleri politiktir, dileyen dilediği saatte dilediği yerde olabilir, kadın erkek eşittir, kanal İstanbul gerekli değildir, tehlikedir. Dileyen birey kıllarını alır dileyen almaz size de bu konuda bir şey demek düşmez, HPV aşısı haktır, corono vardır aşısı da vardır, yol yapmak devletin size lütfu değil görevidir, renklerin, makyajın, kıyafetlerin, takıların cinsiyeti yoktur, erkek adam diye bir şey yoktur. Ev işlerinin, yemek, temizlik yapmanın, çocuk bakmanın cinsiyeti yoktur, erkek adam diye bir şey yoktur, insanlar ağlayabilir, babadır, kocadır vurur diye bir şey yoktur, psikolojik yardım almak normaldir, dileyen dilediği yerde kahkaha atabilir." Alıntıdır.
158 syf.
·
Puan vermedi
Yaşar Kemal Çukurova'dan doğan bir dünya yazarı. Çukurova'dan beslenmekle birlikte, evrensel bir yazar olmayı başarmış, kitapları bir çok dile çevrilmiş bir değerimiz olarak adını tarihe yazdırdı. Hem yapıtları hem de insani duyarlılığı ile her zaman kalplerimizde yaşayacak ve unutulmayacak. Romanda olayların 1940'lı yıllarda
Teneke
TenekeYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20179,6bin okunma
304 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Osmanlı Mı Geri Kaldı, Batı Mı Çok İleri Gitti?
İnceleme 09 Ekim 2020 Tarihinde Hozomuz tarafından alıntılanarak paylaşılmıştır, sevgiler Hozom. :) twitter.com/jeandpardaillan... Birincil elden olmayan kaynaklarla Tarih üretimi yapan insanların tarihe en büyük zararı verdiği ortadadır. Günümüzün bir hesaplaşması olsa da, geçmişte de benzer şeylerin olduğu,
Bunu Herkes Bilir
Bunu Herkes BilirEmrah Safa Gürkan · Kronik Kitap · 20203,626 okunma
"İstasyonda bir kadın durmuş, gelene geçene: -Benim Ahmet'i gördünüz mü? diyor. Hangi Ahmet'i ? Yüz bin Ahmet'in hangisini? Yırtık basmasının altından kolunu çıkararak trenin gideceği yolun, İstanbul yolunun aksini gösteriyor: -Bu tarafa gitmişti, diyor. O tarafa? Aden'e mi, Medine'ye mi, Kanal'a mı, Sarıkamış'a mı, Bağdat'a mı? Ahmet'ini buz mu, kum mu, su mu, iskorpit yarası mı, tifüs biti mi yedi? Eğer hepsinden kurtulmuşsa Ahmet'ini görsen, ona da soracaksın -Ahmet'imi gördün mü? Hayır... Hiç birimiz Ahmet'ini görmedik. Fakat Ahmet'in her şeyi gördü. En âlâsından cehennemi gördü."
Reklam
256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Geleninin, geçeninin, kaçanının, göçeninin çok olduğu kadim şehir İstanbul. İçinde yaşarken dertlendiğimiz, bir adım öte gittiğimizde özlediğimiz, hep ondan gitmek hayalleri kurmamıza rağmen, bir türlü kopmayı da beceremediğimiz güzel İstanbul kim bilir kaçıncı kez konu oluyor öykülere, kitaplara. Tek kelime ile muhteşem bir kitap olmuş İstanbul
İstanbul Öyküleri
İstanbul ÖyküleriNazlı Eray · İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yayınları · 202039 okunma
İstasyonda bir kadın durmuş, gelene geçene: - Benim Ahmed'i gördünüz mü? diyor. Hangi Ahmed'i? Yüz bin Ahmed'in hangisini? Yırtık basmasının altından kolunu çıkararak, trenin gideceği yolun, İstanbul yolunun aksini gösteriyor: - Bu tarafa gitmişti, diyor. O tarafa? Aden'e mi, Medine'ye mi, Kanal'a mı, Sarıkamış'a mı, Bağdat'a mı? Ahmed'ini buz mu, kum mu, su mu, skorpit yarası mı, tifüs biti mi yedi? Eğer hepsinden kurtulmuşsa, Ahmed'ini görsen, ona da soracaksın: - Ahmed'imi gördün mü? Hayır... Hiçbirimiz Ahmed'ini görmedik. Fakat Ahmed'in her şeyi gördü. Allah'ın Muhammed'e bile anlatamadığı cehennemi gördü. Şimdi Anadolu'ya, batıdan, doğudan, sağdan, soldan bütün rüzgârlar bozgun haykırışarak esiyor. Anadolu, demiryoluna, şoseye, han ve çeşme başlarına inip çömelmiş, oğlunu arıyor. Vagonlar, arabalar, kamyonlar, hepsi, ondan, Anadolu'dan utanır gibi, hepsi İstanbul'a doğru, perdelerini kapamış, gizli ve çabuk geçiyor. Anadolu Ahmed'ini soruyor. Ahmed, o daha dün bir kurşun istifinden daha ucuzlaşan Ahmed, şimdi onun pahasını kanadını kısmış, tırnaklarını büzmüş, bize dimdik bakan ana kartalın gözlerinde okuyoruz. Ahmed'i ne için harcadığımızı bir söyleyebilsek, onunla ne kazandığımızı bir anaya anlatabilsek, onu övündürecek bir haber verebilsek... Fakat biz Ahmed'i kumarda kaybettik!
Ahmet hangi Ahmet? Yüzbin Ahmet'ten hangisi?
Yırtık basmasının altından kolunu çıkararak, trenin gideceği yolun, İstanbul yolunun aksini gösteriyor: 'Bu tarafa gitmişti, diyor. O tarafa? Aden'e mi, Medine'ye mi, Kanal'a mı, Sarıkamış'a mı, Bağdat'a mı? Ahmet'ini buz mu,kum mu, su mu, iskorpit yarası mı, tifüs biti mi yedi? Eğer hepsinden kurtulmuşsa Ahmet'ini görsen, ona da soracaksın zaten Ahmet'imi gördün mü? Hayır...Hiçbirimiz Ahmet'i görmedik. Fakat Ahmet'in her şeyi gördü. En alasından cehennemi gördü...
Sayfa 116 - PozitifKitabı okudu
Kanal İstanbul
İnsanlar var ki, bu memlekette, ellerini sıkmak, cürümlerin en büyüğüdür; rezalette, sıretleriyle suratları daimi bir yarış halindedir; insanlar var ki, dünyada mahpuslar, ahirette cehennem bile kabul etmez, çünkü rezalet bile onlardan tiksinir ve çekinir; (...)
Sayfa 280
Resim