"Bu dünyada yaşamak her şeye aldırış eden herkes için çıldırtıcı bir süreç. Burası, dört yaşımdan bu yana benim için hiç de uygun bir yer değil." "Gerçekten mi? Ama sen inanılmaz derecede candan, nazik ve olumlusun." Burun kıvırarak, "Hayır," dedi. "Sadece seninle birlikteyken mutluyum." "O zaman, her şeyden nefret ettiğimizde ne yapmaktayız?" "Hayat sanki neşeli bir şeymiş gibi ya da bir anlam ifade ediyormuş gibi davranmaktan vazgeç. Bu aslında genelde keşmekeş yüklü, zalim ve sıkıcı bir süre. ve bizler de elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz. Adil değil ve sürekli aşağılıklar, ahmaklar kazanıyor gibi görünüyor. Ama birkaç kişiyi seviyorsun. Tıpkı benim seni sevdiğim gibi Elizabeth. Sen Tanrı'nın bana gönderdiği meleksin." - Anne Lamott / Kanatsız Kuşlar
656 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Çanakkale savaşının yabancı bir yazar tarafından etkileyici yorumu. tarihi roman sevenlerin kitaplığında olmazsa olmaz...
Kanatsız Kuşlar
Kanatsız KuşlarLouis de Bernieres · Altın Kitaplar · 2018227 okunma
Reklam
656 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Güzel,sürükleyici ve bilgilendirici,ders alınması gereken bir kitap. Mübadele yılları hakkında insanlara fikir veriyor.Benim severek okuduğum kitaplardan biridir...
Kanatsız Kuşlar
Kanatsız KuşlarLouis de Bernieres · Altın Kitaplar · 2018227 okunma
Vakit varken kalk ayağa. Toparla kendini ve kanatlarının farkına var. Henüz zamanın varken, hisset rüzgarın dokunuşlarını. Henüz karanlık olmadan bulutları seyret. Ayakların toprağın dokunuşlarını hissedebilirken, yap bunu. Ruhunun özgür çığlıklarını bütün evren duysun. Yaşadığını hissettir bu dünyaya. Kapatma gözlerini hayata. Sadece yaşa. Nefes aldığını fark ettiğin zaman, artık yaşam senindir. Ama hissetmiyorsan aldığın nefesi ve hakkını veremiyorsan eğer her bir zerresinin, sen hiç yasamamışsın demektir dostum.
"Bir asker olmanın en garip yanı nedir, biliyor musunuz? Size durmadan intihar etmeniz söylenir siz de itaat edersiniz. Bu nedenle çoğumuzun cennete gitmek istemesi,şanslı bir durumdu. Saldırıların hemen hemen çoğu, iyi savunulan pozisyonlara cepheden yapılan hücumlardı. Bu her iki taraf için de geçerliydi. Düşman ölülerini görür olduğumuzda, onlar için üzülmeye başlardık. Aynı durumdayken onlar da bizim için üzülürler miydi diye merak ettim. Öyle zamanlar oluyordu ki ölülerle yaralılar, üst üste üç kat halinde birbirlerine karışıyorlardı...."
Bizim askerler önce geri çekilip sonra geri gelmişler ve düşmanı kapı dışarı etmişler. O harekatta biz de öyle yapıyorduk. Tüfeği sıkışan bir asker vardı. Düşman denizcisine taşla saldırdı. Mustafa Kemal,onu bize örnek gösterdi. Şimdi bu olay tüm Türkiye'de biliniyor, öyle sanıyorum ki, bugünlerde herkes askerlerden bu nedenle Mehmetçik diye söz ediyor...
Reklam
Ben Maydos (Eceabat)'dan çok uzak olmayan Kilitbahir'deydim, ama hisarın içinde olmadığıma memnundum, zira gemiler oraya mermi atmaktaydı. Toprakta büyük çukurların açıldığını,iri kaya parçalarıyla toprak öbeklerinin başınızı sıyırıp geçtiğini ve ortalıkta yakasına yapışacak bir düşman olmadığını gözünüzün önüne getirin.Dünyanın sonu gelmiş gibi bir gürültü tasavvur edin. Gökgürültüsü,şimşek gibi,ıslık sesleri ve vınlama sesleri,havada uçuşan kurşun sesleri ve arada garip,mutlak sessizlik anları.Yaralıların inlemelerini,ağlamalarını,pes ve müzikal olanlarından beyni biçen tiz olanlarına kadar,her çeşit çığlığı tasavvur edin.Kirle kaplandığınızı,tere öyle bir battığınızı ki kirin içinize işleyip vücudunuzda piştiğini tasavvur edin.Her tarafınızın kesik içinde olduğunu,bu yüzden kir lekelerinin içinde koyu renk kan lekelerinin de bulunduğunu tasavvur edin.Boğazınızın susuzluktan,kuru yaprak yutmuşsunuz gibi kuruduğunu,nefes almanızı engelleyecek kadar şiştiğini tasavvur edin.
Askerin en önemli avuntularından biridir bu; siz boğazınıza kadar boka battığınızı bilirsiniz ki, başka birileri de boğazına kadar boka batmıştır.Topçular akıllı adamlardı,çünkü hovitzerlerini tepelerde,görünmeyecekleri yerlere,mermilerinin eğik atışı gemilere düşeceği,ama gemilerden atılan mermilerin onlara değmeden üstlerinden geçeceği biçimde zirvelerin hemen altına yerleştirmişlerdi.İşte o zaman anladım ki savaş esas itibarıyle cesaret ve kuvvet değil,fakat akıl gerektiriyormuş.
Sular aşağı doğru akar hep.Akçadenize doğru. Suların yukarı doğru aktığını gördün mü hiç? Ağa gidecek, ağa gelecek. Her yerde bu böyle. Allah böyle yaratmış. Kuşlar kanatlarıyla uçarlar. Yel kanatsız gider. İnsanlar iki ayakları üstünde yürürler. Ay da, gün de doğar batar.
Sayfa 233Kitabı okudu
"Şunu unutmayın ki, hemşire, badem ağacı kışın ortasında çiçek açar."
Sayfa 137 - Altın KitaplarKitabı okudu
Reklam
Öküze korunması için boynuz verilmiş. Ya mürekkep balığı korunmayacak mı? Onun da boyası var. Mürekkep balığı öylesine boyar ki suyu, saldıranlar ne etseler onu bulamazlar. Boynuzsuz, boyasız tavşan da çevik bacaklarına güvenir. Kuşlar kanatlanıp uçarak kendilerini kurtarırlar. Ya boynuzsuz, boyasız, kanatsız, hantal bacaklı insan? Onu da usu koruyacak.
1.073 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.