❀•• Duy şikayet etmede her an bu ney, Anlatır hep ayrılıklardan bu ney. Der ki feryadım kamışlıktan gelir, Duysa her kim, gözlerinden kan gelir.
Cengiz Aytmatov
. Aytmatov’la ilgili yapılan çalışmalarda onun için çok güzel sıfatlar söylendi. Bunlardan bazıları şunlardır: “Türk dünyasının yıldırım sesli manasçısı”, “Bozkırdaki Bilge”, “Modern Homer” Cengiz Aytmatov, aydın bir anne babanın çocuğu olarak 1928 yılında Şeker köyünde doğdu. Küçük yaştan itibaren Rusçayı öğrendi. Veterinerlik yaptı.
Reklam
Çorak bir arazi mi gördün bilki Yahudi geçmiştir.
(Hristiyanlığı bozan yahudi vezir. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim.) Taassub yüzünden hıristiyanları öldüren yahudi pâdişahın hikâyesi • Yahudiler arasında, Îsâ düşmanı ve hıristiyanları öldüren zâlim bir hükümdar vardı. 325 • Halbuki peygamberlik zamanı ve nöbeti Hz. Îsâ'ya gelmişti. Mûsâ devri geçmişti. Öyle olmakla beraber o
Sayfa 33 - ÖtükenKitabı okuyor
iyi geceler... youtu.be/d16Kz4gMJPc Mevlevi büyükleri, ebcet hesabına göre on sekiz rakamının "Hay" esmasına karşılık geldiğini söyler. Bu sayı aynı zamanda 18 bin aleme işaret eder. Mevlana'nın yazdığı bu ilk 18 beyitte, neyin ağzından konuşur. İşte Mesnevî-i Şerif'in özünü oluşturan ilk on sekiz beyit… Dinle, bu
245 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 11 days
Kerbelâ Mersiyeleri kitabı her müminin gönlüne ateş olup düşen, gözlerinden kanlı yaşlar akıtan ve kıyamete kadar sürecek bir mâtemin, Kerbelâ Olayı'nın ağıtlarını ihtivâ eden bir eser. Osmanlı Dönemi Şeyhlerinin gönüllerinden sâdır olan 73 mersiyeden oluşuyor. Mersiyelerin içeriğini, hissettirdiklerini buradaki birkaç karakterle izâh etmem mümkün değil. Kitapta geçen şu beyit bahsettiğim hissi açıklar mâhiyette... "Belâ-yı Ehlibeyt'i yazmaya imkân mı var aslâ Söz ağlar, söyleyen ağlar, kalem ağlar, yazan ağlar." Mâh-ı Muharrem yaklaşırken Hüseyin âşıklarına tavsiyemdir aşklarını meşk etmek için bu güzel esere okuma listelerinde yer versinler.
Osmanlı Dönemi Şeyhlerinden Kerbela Mersiyeleri
Osmanlı Dönemi Şeyhlerinden Kerbela MersiyeleriKahraman Özkök · Revak Kitabevi · 20141 okunma
Dün, sevgilim kederli, gamlı dostunu okşadı. Acılar çeken, sitemler tatmış olan cana, tatlı sözteri ile kendi tadından tat verdi. • Akla, akıl üstünlüğü verdi, hoş öğütleri ile kulağa küpe taktı, tadı tatlılığı coşturdu. Gözlere nOr bağışladı. • Bana; "Ey benim yüzümden zayıflayan, hasta düşen, perişan olan dost, ey benden ürken, korkan kişi, ben kerem sahibiyim, ben kendi satın aldığım ku-lumu satmam." dedi. • Dikkatle bak da gör: Sevgili ne yardımlarda bulunuyor? Bize nasıl ferahlıklar veriyor? Yüsuf, güzelliği uğrunda ellerini kesenleri arıyor. • Ona; "Beni aciz, zavallı sanma!" dedim. "Kanlı göz yaşlarıma da bakma, ey sevgili senin haberin yok, ben seni altınla işlenmiş atlas bir elbise gibi giymişim, seninle beraberim, beni kimsesiz sanma!" • Kim de dünya sevgisini bırakıp Hakk'a yönelmek isteği varsa, o nefsini yendiği için şaşılacak bir kişidir. Kendinden, kendi varlığından kurtulmuş bir canda, zevk içinde, zevk vardır. • Allah aşkına sus, yersiz sözler söyleyerek, susma huyunu öldürme! Bu kasî-deyi uzatma, kısa kes; çünkü asîde geliyor. "Kasîde, İslamî edebiyatta bir nazım şeklidir. Kafıye kuruluşu gazel gibidir. Övgü şiirleri olduğu için, beyit sayıları gazellerden fazladır. Asîde, nişasta, yağ ve balla yapılan bir çeşit tatlıdır. Doğu Anadolu yemeklerinden "hasuta" belki de "asîde" adlı Selçuklu yemeğinden alınmıştır. Çünkü hasuta da nişasta, tereyağı ve şekerle yapılmaktadır. Midelerine düşkün olanlar "Lokmasız sohbette yoktur faide / Rabbena ünzül aleyna Ma'ide"
Reklam
Kâmil insanların sözünü bilmekle, iki söz aşırmakla yol mu alınır zannediyorsun? Kâmil zâtlar sana kanlı bir yoldan bahseder. Yani mücahede lazımdır, gayret lazımdır. Aşkın kantarı fedâkârlıktır.
Sayfa 117Kitabı okudu
10 MUHARREM ve KERBELA - 10
“Kanların şerhâ olup aktığı mâtem tufanıdır bugün, Kerbelâ’nın her taşının al kan olduğu demdir bugün. Başını top eylemiş çevgânın kıvrımına almış ele, Nice yüzbin derviş dört unsurun abdâlıdır bugün. Cümlesi Kerbelâ oklarının kıyameti olmuştur, Hüzünlü mâteminin vadisine dalmıştır bugün. Bu gam nice dünya gamına nisbet bile olamaz, İmam
Ana-Beyit mezarlığının bir efsanesi, Juan-Juanlar’ın bozkırı işgal ettikleri çağlara dayanan bir hikâyesi vardı: Sarı-Özek’i işgal eden Juan-Juanlar tutsaklara korkunç işkenceler yaparlarmış. Bazen de onları komşu ülkelere köle olarak satarlarmış. Satılanlar şanslı sayılırmış, çünkü bunlar bazen bir fırsatını bulup kaçar, ülkelerine dönerek
Sayfa 142 - Ötüken
413 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 16 days
Gün Olur Asra Bedel, C.Aytmatov
Sadece tek bir gün koskoca bir asra nasıl bedel olabilir? Bir asırda 36.500 gün bulunmaktadır. Peki, 1 gün = 36.500 gün (1 asır) demek de ne oluyor? Matematik kurallarını alt üst eden böylesi bir kurguyu
Cengiz Aytmatov
Cengiz Aytmatov
yazıyorsa bu elbette mümkün. Matematik Bilimi’nin yapamadığını sihirli bir dokunuşla ‘’Edebiyat’’ yapar. Edebiyat, tam da bu noktada
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra BedelCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202145.5k okunma
Reklam
Mısır'da iken manzûm, mensûr bazı şeyler yazmak isterdim. Maalesef o zamandan bu zamana tek bir beyit söyleyemedim, bir satır yazı yazamadım. Sebebi ise -a'sâbımda, yahut akıl ve mantığımda bir ihtilâl mi var bilmiyorum- Kemalist eşkiyasının milletin ma'neviyât ve mukaddesâtına ve bilhâssa tarîh, edebiyât ve üslûbuna indirmiş oldukları darbe o kadar gözümü korkuttu ki: Mehîb ve mühlik bir yangını temâşâ ederken kanlı bir sahne-i harbden geçerken ve en sevdiği bir şahsın kabrini ziyaret ederken dili tutulup lâl ü ebkem olan bir insan gibi dondum kaldım. Ve şâyed bir parça âsûde vakit bulur da bazı şeyler yazarsam kendim yazıp, kendim okuyup ve yine kendim ağlamak için yazacağım. Çünkü bu kadar, ulemâ, şu'erâ, üdebâ ve hukemâmız, his, fikir, akīde, üslûb ve yazılarının değişmesiyle, kimisi toprağın altında ve kimisi üstünde ölüme mahkûm edildikden sonra, kezȧ- lik eserleri: Âdetâ bir petrol tabakasıyla taʻkîm edilircesine mahv u inkırâza mahkûm ve mecbur edildikden sonra benim gibi bir nâçîzini his ve giryeden müteşekkil eserinin de aynı menhûs ve meş'ûm âkıbete mahkûm edileceğinde şüphem yok... Ve ilâllahi'l-müştekâ demekden başka çâremiz yok. (Mustafa Runyun adındaki arkadaşından Ali Ulvi Kurucu Efendiye mektup. 1947)
Padişah Ve Câriyenin Aşkları
Ey dostlar! Bu hikâyeyi dinleyiniz. Hakikatte o bizim bu günkü halimizdir. Bundan evvelki bir zamanda bir padişah vardı. O hem dünya, hem din saltanatına sahipti. Padişah bir gün, hususi adamları ile av için hayvana binmiş giderken, ana yol üzerinde bir cariye gördü.. o cariyenin kölesi oldu. Can kuşu kafeste çırpınmaya başladı. Mal verdi ve o
Peygamberimizi Ağlatan Olay Gözyaşlarına Hakim Olamadı Bir Daha Anlat Dedi.. Bir gün bir sahabe, Bir Cuma Günü Cuma Namazın’a Yetişmek İçin Mescide Doğru Koşmaya Başlar… Mescid’e Varan Sahabe Abdest Almak İçin Çeşmeye Yaklaşır Ayakkabısını Çıkarırken Birde Bakar ki Hiç Farkına Varmadan Bir Karınca’yı Ezdiğini Farkeder. Ağlar Ashab Farkına
378 syf.
·
Not rated
·
Read in 22 hours
Yazarın ilk okuduğum kitabıydı .Beş,altı,dokuz ve onuncu bölümler kitapta olmasa da olurmuş gereksiz buldum. Beşinci ve Altıncı bölümler ayrıca kitabı +18 yapmış.
Kanlı Beyit
Kanlı BeyitDeniz Erdem · Dokuz Yayınları · 201445 okunma
“Güneşle yağmurun birbirine karıştığı günlerde, gökten yıldız yağdığı ve çölün sesin kalbine bir çağrıyı tekrarladığı çöl gecelerinde, sahranın göğsünde kanlı ufka bakarken ve yalnız bir yolcu tan yeri ağırırken tren kompartımanından yeni yılı karşılarken her zamankinden daha çok ve her yerdekinden daha çetin hissederim ki tabiatın bu büyük ‘mesnevi’sinde yarım kalmış bir ‘mısra’yız. Var oluşumuz bir ‘beyit’ olmayı beklemektir! “
Sayfa 35 - Fecr
52 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.