Ay, acıktım yahu. :).. Ne yesem ki? ..:)
Sonuç itibariyle vejetaryenlik işine bulaştın mı hoş ıtırlı bir sürü şey de var yiyecek, her ne kadar kötü koksa da misal sarımsak, İtalyan laternacıları soğan kokar hep, sonra mantar, yer mantarı.
Hayvana da eziyet. Kümes hayvanlarının yolunması. Celep gelsin de kafasını koparsın diye mezbahada acınası halde bekleyen, dehşete düşmüş büyükbaşlar. Möö. Tir tir titreyen zavallı buzağılar. Mee. Yalpak kuzucuk. Etli lahana. Kasapların kovalarında sakatat. Kancadan şu göğüs etini versene. Löp. Tütsü kelle ve kanlı kemikler. Derisi yüzülmüş camgöz koyunlar popolarından asılmış. Parça pinçik doğrayıp eti araya verme delikanlı.
Dermandan düşünce taze sıcak kan tavsiye ederler. Kan her zaman elzemdir. Sinsi hastalık. Sıcak tüterken yala, tatlımsı ve kıvamlı. Kıtlıktan çıkmış hayaletler. Ay, acıktım yahu. ..
Ne yesem ki?
:))
Sayfa 155 - Epsilon yayıneviKitabı okudu
İnsan, hiçbir şeyin sonuna varamaz; her duvarın bir kapısı ve bu kapının arkasında da her zaman bir şeyler vardır; aynı çiçekler, bu kez kendilerini yeni renklerle sergilerler; granit sertliğindeki sokak, balçıktan yapılmışçasına yumuşar. İnsan yirmi yıl boyunca çok belli bir şey istemiş olabilir, ama daha çok bilinçlenince bunu artık istemeyebilir. Bir zamanlar çirkin bulduğu, çok değişik ve güzel biçimlere dönüşebilir; bunlar, hafif ve parıltılı bir dansın ardından eriyip giderler. Her şey olanaklı olur, beğenmeme duygusu zayıflar, yargılar, rüzgardaki buğday tarlaları gibi esnek bir görünüm alır; kemikler gelişigüzel bir biçimde uzar, insan bir düşünceyi istediğince kanlı canlı kılabilir; ve her şey olmuş olan insandan her şeyi yapması da beklenebilir.
Sayfa 34 - Sel Yayıncılık, 1. BaskıKitabı okudu
128 syf.
9/10 puan verdi
Cyrano De Bergerac, Paris doğumlu Fransız bir oyun yazarı, bu romanı 
Öteki Dünya: Ay Devletleri ve İmparatorluk 'un devamı niteliğinde olarak yazılan mizah eğilimli, ütopya ve materyalist felsefe içerikli bir bilimkurgu romanı olarak anılır. Hayalgücüyle beslediği düşüncelerini eleştirel ve özgürlükçü bir şekilde
İnsan yirmi yıl boyunca çok belli bir şeyi istemiş olabilir, ama daha çok bilinçlenince bunu artık istemeyebilir. Bir zamanlar çirkin bulduğu, çok değişik ve güzel biçimlere dönüşebilir; bunlar, hafif ve parıltılı bir dansın ardından eriyip gider. Her şey olanaklı olur, beğenmeme duygusu zayıflar, yargılar, rüzgarlı buğday tarlaları gibi esnek bir görünüm alır; kemikler gelişigüzel bir biçimde uzar, insan bir düşünceyi istediğince kanlı canlı kılabilir; ve her şey olmuş olan insandan her şeyi yapması da beklenebilir.
Sayfa 34 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Kemikler, kaslar ve etten oluşan bir el kaleme uzandığında ölümsüzlük kazanır. Bir sayfanın üzerindeki el, hayattaki canlı kanlı bir elden çok daha büyük bir güce sahiptir.
Sayfa 299Kitabı okudu
ZERDÜŞTLÜK
Zerdüştlük, milattan önce yedinci yüzyılda yaşamış olduğu düşünülen Zerdüşt’ün kurduğu, dünyanın bilinen en eski inanç ve ibadet sistemlerinden birisidir.
Mecusilik olarak da tanınır.
Zerdüşt, Batı’da Zoroaster, Kürtçe Zerdost, Farsça Zaratustra olarak bilinir.
Zerdüşt’ün, Med ülkesinde, soylu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya
Neden normal şartlarda büyük bir istekle yapacağınız bir şeyi, yapmaya mecbur kaldığınızda durum felaket oluyordu?
Sayfa 312Kitabı okudu
Evettt)))
"Bir problem mi var Bay Stirling?"
"Beklediğim gibi değilsiniz. Bayan Blake"
"Nasıl?"
"Öncelikle, hoşsunuz." Bu bir iltifat değildi.
"Ve?"
Kıyafetlerimi işaret etti. "İşe göre giyinmemişsiniz."
"Sekreteriniz de topuklu giyinmiş."
"Bayan Harrison'ın üzerindekiler sizi ilgilendirmez."
"Benim üzerimdekiler de sizi ilgilendirmez."
Sayfa 30Kitabı okudu
Cellat Anita' nın beşinci kitabına hoş geldiniz. Şimdiye kadar okuduğum her kitabın adı hikayede geçen bir mekan adıydı.
Kanlı Kemikler de sahipleri peri olan iki kardeşe ait. 
Laurell K. Hamilton çizgisini yine bozmuyor, olay örgüsüne yeni türler ve isimler ekliyor.
Bu kitap bir arazi, otel inşaatı ve arazide bulunan mezarlık hakkında. Yine kan revan, yine aşk var. Anita' nın dedigi gibi "Bir kız daha ne ister?"
İnsan Zihni
Asırlar önce ölen bir insanın mezarını açtığımızda kemikler ile karşılaşırız.O kemikler belge görevi görür,yaşanmış bir hayatın kanıtıdır. Doğanın gücü,bütün delilleri süpürmeye yetmez. Oysa insan zihninin öyle zehirli asitleri vardır ki,karşısında kanlı canlı duran koca bir kütleyi bile istediği vakit tuzla buz edebilir. Yaşanmışlıklara ait herhangi bir emare bulamazsınız,varlığınızdan dahi şüphe duyarsınız.Türümüzün önünde saygıyla eğilmekten başka yapılacak bir şey yok.