Nereden başlasam bilemiyorum.
Bazı kitaplar vardır size farklı pencereler açar ve siz farklı atmosferleri solursunuz.
Bazı kitaplar da vardır ki sizi öyle pencereyle falan kandırmaz, tutar kolunuzdan gökyüzüne çıkarır ve size seslenir; bak işte sen dünyayı sadece kendi etrafında olanlardan ibaret sanıyordun, yaşamı, kuralları, toplum yargılarını,
Öncelikle arkadaşlar bu incelemeyi bir pedagog bir öğretmen veya bir eğitimci edasıyla yazmadığımı belirtmek isterim. Kaleme alırken bir sosyolog ve 20 yıl bu eğitim sisteminin içinde olan bir fert olarak kaleme aldım. Elimden geldiğince bilimselliğe girmemeye sadece kendi alanımın noktalarına değinmeye çalışacağım. Önce kitap hakkında sonrada
~~~Zemberekkuşu. En azından bu, benim için öngörülebilecek tek yeni isim. Zemberekkuşu gerçekten var. ...
Neye benzediğini bilmiyorum, Hiç görmedim. Onun hakkında bildiğim tek şey, ötüşü: ki kii kiii! 1ağaç dalına konuyor ve düzenli olarak dünyanın zembereğini kuruyor. O olmasa dünya işleyemeyecek. Kimse bilmiyor bunu. Dünyadaki insanlar
ㅤ
“Hepimizin işleri ters gidiyor ve üzgünüz. Bazı şeylere sahibiz ama hep bir şeyler eksik... Bir de herkes yalnız.”
Bu incelemenin ilk bölümünde Japon edebiyatına dair düşüncelerime ve okuma önerilerine, ikinci bölümde eserin yazarına dair bilgilere ve üçüncü bölümdeyse esere dair yorumlarıma yer verdim. Şimdiden okuyacaklara keyifli okumalar
Selam Haruki Murakami “Zemberekkuşu’nun Güncesi”
Orijinal adı “Necimaki-dori Kuronikuru”
Çeviri (Fransızcadan) Nihal Önal
Tür (Tartışmaya açık)
Sayfa sayısı 740
Ortalama okuma süresi: 20 saat 55 dakika
Okuduktan neredeyse bir buçuk sene sonra yazdığımdan, ille unuttuğum ayrıntılar vardır. Şimdiden affınıza sığınıyorum, yakın zamanda okumayı
Antik insan türlerinin taş devrinden yirmi birinci yüzyıla kadar olan evrimini konu alan
bilim, tarih ve felsefe ışığında incelediği bir çalışması.
ilk bölümde insan evrimi anlatırken belgesel tadı veren, ilerledikçe ilginçleşen 'Hayvanlardan Tanrılara'
Yazarı"Yuval Noah Hararı"
bilimsel terimlerle fazla bunaltmayan oldukça
Dahası, insanların yapabildikleri olağanüstü şeylere rağmen hedeflerimiz konusunda emin değiliz ve her zamanki kadar memnuniyetsiziz. Kano ve kadırgalardan buharlı gemilere ve uzay mekiklerine vardık ama kimse nereye gittiğimizi bilmiyor. Her zamankinden daha güçlüyüz ama bunca güçle ne yapacağımızı bilmiyoruz. Daha da kötüsü, insanlar her zamankinden daha sorumsuz gibiler. Uymamız gereken yegane yasalar fizik yasaları ve kendi kendini yaratmış küçük tanrılar olarak kimseye hesap vermiyoruz. Diğer hayvanları ve etrafımızdaki ekosistemi sürekli mahvediyoruz ve bunun karşılığında sadece kendi konforumuzu ve eğlencemizi düşünüyoruz, üstelik tatmin de olmuyoruz.
Ne istediğini bilmeyen, tatminsiz ve sorumsuz tanrılardan daha tehlikeli bir şey olabilir mi?
Sayfa 408 - Kolektif Kitap - 44. BaskıKitabı okudu
İnsanların yapabildikleri olağanüstü şeylere rağmen hedeflerimiz konusunda emin değiliz ve her zamanki kadar memnuniyetsiziz. Kano ve kadırgalardan buharlı gemilere ve uzay mekiklerine vardık ama kimse nereye gittiğimizi bilmiyor. Her zamankinden daha güçlüyüz ama bunca güçle ne yapacağımızı bilmiyoruz. Daha da kötüsü, insanlar her zamankinden daha sorumsuz gibiler. Uymamız gereken yegâne yasalar fizik yasaları ve kendi kendini yaratmış küçük tanrılar olarak kimseye hesap vermiyoruz. Diğer hayvanları ve etrafımızdaki ekosistemi sürekli mahvediyoruz ve bunun karşılığında sadece kendi konforumuzu ve eğlencemizi düşünüyoruz, üstelik tatmin de olmuyoruz.
Tarihimizde ilk defa Fransa’yı bir futbol müsabakasında yendik diye seviniyor, tüm kötü alışkanlıklarımızı ve kötü huylarımızı adeta halının altına süpürür gibi süpürüyor ve delicisine sevinç çığlıkları atıyoruz. Tarkan’lı şarkılar söylüyoruz, kupalar kaldırıyoruz falan filan. Yendiğimiz o Fransa ki son dünya kupasını sahibi.
Hiç düşündünüz mü