Kimi romanların içine misafir olan alıntıları, edebiyat derslerinde ‘’İkinci Yeni’’ ler kendi söyleyişiyle ‘’Sivil Şiirciler’’ arasında geçen ismi ya da bazı dergilerde rastladığım birkaç dizesini saymazsam, Ece AYHAN ile yeni tanıştım diyebilirim.
Şiir zevki Atilla İLHAN’ın ‘’ Gözlerin gözlerime değince - felaketim olurdu ağlardım…’’ dizeleri kadar net, Neşet ERTAŞ’ın ‘’ Ağarsa saçların, belin bükülse- Yine taze fidan dalımsın benim…’’ diyen dizeleri kadar sade ve olduğu gibi olan benim için; ‘’ İntihar karası bir fayton, Orta Çağ’da gözleri tebeşirle çizilen bir güvercin, dudaklı penceresiz bir deniz, toprağa gömülen bir karınca taciri, pandomima sahnelerine düşen kanto ağacı, taç yapraksız bir öğlen uykusu…’’ gibi bol metaforlu Ece AYHAN dizeleri, kirazların arasına karışmış vişne tadı gibi oldu. Meyve olarak tüketemeyeceğim ama reçelde bayıldığım bir vişne tadı gibi. Yani hangi duygunun ve modun yanında sunulduğuna bağlı olarak değişkenlik gösterecek sevdim-sevmedim arafında bir yere konumlandı Ece AYHAN şiiri benim için.
“Kimsesizlerin, sokaklarda yaşayanların, açların ve parklarda barınanların, dışlanmışların, orta ikiden ayrılanların, kabadayıların, berduşların, kısacası tarih dışına düşürülen lümpenlerin yanında rahat ediyorum ben.” diyen şair, tüm marjinalliğiyle ilgiye ve okunmaya değer.
karanlığa giderayak bir kanto ağacı çizmiştin yusuf'lardan önce
gelip kanto ağacını kesmişler kantolarını delik deşik etmişler
Hadi seni yine pandomima sahnelerinde düşünelim
ağlamadan kanto ağacı
hadi sen de düşün bizi bakalım çocukları alkazar'ı ağlamadan
kanto ağacı.
Dante'nin İlahi Komedyası'nın Cehennem serisinde 13. kantoda cehennemin 7. dairesinin 2.bölmesinde suçsuz olduğuna inandığı ünlü hukukçu ve ozan Pier della Vigna'ya şunu sorar: "kimse çözebildi mi kendini?" diye sorar.
Vigna : "kötü bir ruh kendi kendine bedenini terk ettğinde, Minos onu 7. Çukura yollar.
Ruh ormana düşer, düştüğü yeri seçemese de , yazgının onu attığı bu yerde bir tohum gibi kök salar.
Sap olur önce, sonra orman ağacı; Harpya'lar yer yapraklarını , canını yakar, acısına pencere açarlar.
Ötekiler gibi biz de kalıplarımıza döneceğiz, ama hiçbirimiz onları giymeyeceğiz, doğru olmaz insanın çıkardığı şeyleri alması.
Buraya sürükleyeceğiz onları , iç karartan bu ormanda her gövdeyi , ruhumuzun bulunduğu böğürtlene asacağız."
...