Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Rivayet odur ki, Kanuni Sultan Süleyman, Mohaç Meydan Muharebesi'ni 2 saatte kazandıktan sonra bir an kendisiyle çok gurur duyar ve kibrini yenmek için çadırına bir mezar kazdırıp içinde yatar. Cihan padişahı, büyük bir zafer sonrası bile gururundan utanmışsa; ufak başarılarla gururlanan bizlerin topraktan çıkmaması lazım. Bugünün kıssası olsun bu da.
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi * Saltanat dedikleri ancak cihân gavgasıdur Olmaya baht-ı saadet dünyada vahdet gibi (Muhibbi Mahlaslı Kanunî Sultan Süleyman Han) AÇIKLAMASI: İnsanlar arasında devletten daha saygın birşey yoktur, ama; cihanda bir nefeslik sağlık gibi devlet; (talih) yoktur. * Saltanat denilen şey ancak cihanın kuru bir kavgasıdır; Halbuki dünyada vahdet (yalnızlık ve Allah'a yakın olma duygusu) gibi bir talih yoktur.
Reklam
Tarihe mal olmuş bir ismi ölümle hatırlamak… D. Mehmet Doğan: 10 Kasım Meselesi İşte bu “10 Kasım”ı mesele haline getiriyor! Türkiye’de bir günlüğüne hayat duraklıyor, ülke yas modunageçiyor, devlet erkânı Anıtkabir’e sürükleniyor; belediyeler, resmî kurumlar binlerce insanı otobüslerle bu kült merkezine taşıyor. Kaç bin yıllık tarihimiz var,
“Daha sonra, 70 kişiden ibaret "peyk" denen bir hassa takımı geliyordu. Bunlar, 35’i sağda, 35’i solda olmak üzere yürüyor ve aralarında "Cihan Padişahı" Kanunî Sultan Süleyman Han at sürüyordu. Bilhassa yabancılar padişahın mücevherler içinde geçeceğini sanırlarken ilk defa olarak hayal kırıklığına uğruyorlardı. Çünkü hükümdar, sade bir elbise giymişti. Bütün ihtişamı, görülmemiş güzellikteki atındaydı. Bu at, akıl almaz büyüklükte inci, pırlanta ve zümrütler kakılmış koşumlar taşıyordu.
PARGALI'NIN ÇOCUKLARININ SÜNNET DÜĞÜNÜ :))
Kanuni şehzadelerini muhteşem bir törenle sünnet ettirir. Kısa bir süre sonra da veziri Makbul İbrahim Paşa'nın (Pargahı İbrahim) oğlu sünnet olur. Törene Kanuni de davetlidir. Bir ara Kanuni, vezirine der ki: "Söyle bakalım İbrahim Paşa, senin tören mi daha muhteşem, benimki mi?" Kanuni övgü beklerken gelen yanıt şaşırtıcıdır: "Elbette benimki sultanım." Kanuni şaşırır, nedenini sorunca vezir: "Sizin düğününüzün başmisafiri fakir bendenizdi, benim oğlanın düğününün başmisafiri ise cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman'dı" der...
Osmanlı Padişahları
Ali Canip Yöntem'in, liselerin dokuzuncu sınıflarında okutulan "Edebiyat" adlı kitabında bir kayıt, "... O aralık Abdülmecid tahta geçmişti. Bu, her Osmanlı pâdişâhı gibi gafil ve bîçâre bir adamdı..." Ali Canip Yöntem, câhil zamane dalkavuklarından birisi bulunsaydı, bu sözün belki o kadar ehemmiyeti olmazdı.
Reklam
208 syf.
7/10 puan verdi
Yahya Efendi Şehzade Mustafa'nın öldürülmesi üzerine saraydan azledilen Mahidevran Sultanın ihtiyaçlarının karşılanmadan bırakılmasına gölnü ve aklı razı olmayıp cihan padişahı ve süt kardeşi Kanuni Sultan Süleyman'ı bile uyarmaktan korkmayan Allah dostudur. Sır kitabı da Yahya Efendiyi anlatıyor işte. Fatih Duman kalemini ilk defa okuduğum bir yazar. Dili de hoşuma gitti. Yahya Efendi ve Kanuni'nin hikâyesini merak edenler istifade edebilir.
Sır: Aşıklar Ölmez
Sır: Aşıklar ÖlmezFatih Duman · Nesil Yayınları · 20152,085 okunma
Kanuni ile şair Nev'i arasındaki şiir atışması
Bir gün kanuni Sultan Süleyman ile şair Nev'i arasında kırgınlık hasıl olmuş ve Sultan Süleyman onu bursaya sürmüştür bir zaman sonra ise bu kıymetli şaire haber gönderirken maksadını da şairce bildirmiştir. "Bâki bed Bursa'ya red Nefy-i ebed Azm-i bülend" Şair Nev'i den ise ustaca bir karşılık olarak; "N'ola kim Nefy-i ebed azm-i bülend oldunsa ey bâki Bilesin ki cihân mülkü değil Süleymân'a bâki Şaha! Azminde isbâtı tehevvür eyledin ammâ Buna çarh-ı felek derler, ne sen bâki ne ben bâki"
Sayfa 342Kitabı okudu
Neme gerek!
Kanunî ise Topkapı Sarayı'ndadır. Devlet, kıtalara kol atmıştır. Devlet zirvededir. Cihan, Devlet-i Âliyye'nin önünde eğilmektedir. Ancak Muhteşem Süleyman'ın kimsenin farkında olmadığı sıkıntıları vardır. Melâmet çekmezem hergiz ki hicran ber-kemal eyler Ki bir nesne kemal olsa felek anı zeval eyler dizesini hatırlarcasına belki de
Sayfa 313 - KTB YayınlarıKitabı okudu
Beşiktaşî ve Molla Şehzade lakapları ile de anılan Yahya Efendi, şamlı Ömer Efendi'nin oğludur. Aslen Amasyalıdır. Şehzade Süley­man gibi, o da Trabzon'da ve Şehzade Süleyman ile birlikte aynı hafta dünyaya gelmişti (900/1495). Ancak Şehzade Süleyman'ın annesi Hafsa Sultan'ın sütü kesildiğinden, küçük Süleyman'ı bir müddet küçük Yahya'nın annesi emzirmişti. Böylece, ileride biri cihan biri gönül padişahı olacak bu iki insan, sütkardeşi oldular. Şehzade Süleyman, Trabzon'dan başlayarak kademe kademe devlet umuru için hazırlandığı gibi, sütkardeşi Yahya Efendi de ilimde yetişti. Daha kendini bildiği yaşlardan başlayarak, riyazet ve mücahade ile nefsine muhalefet etti. Büyük âlim Zembilli Ali Efendi'nin sohbetlerine devam etti. Zembilli'nin dünyasını değiş­tirmesinden sonra müderris oldu.
Sayfa 312 - KTB YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Süleymaniye Camii
Nihayet iki ay tamam oldu. Allah'ın inayeti ve padişahın himmet­leriyle bitmedik bir köşe kalmadı. Süleymaniye tamamlandı. Cümle kapısını ve diğer kapılarını kapadım. Cihan Hakanı, maiyetleri ve devlet ileri gelenleriyle teşrif buyurdular. Câmiin anahtarlarını mübarek ellerine teslim ettim. Padişah hazretleri, maiyetindeki bir zâta dönüp: "Câmiin kapısını açmaya en layık kimdir?" buyurdu. "Padişahım, Mimar Ağa bendeniz bir pîr-i azizdir. Câmii açmaya herkesten fazla o layıktır" cevabını aldı. Bunun üzerine Cihan padişahı olan Sultan Süleyman Han bana dönüp: "Bu bina eylediğin Allahü teâlâ'nın evini sıdk u safa ve dua ile yine senin açman evladır" dedi. Dua ederek anahtarını can u gönülden bana verdi. "Ya Fettah!" deyip kapıyı açtım. Padişahın tarife gelmez iltifat ve ihsanlarına nail oldum."
Sayfa 207 - KTB YayınlarıKitabı okudu
43 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.