LOJMAN Lojmanda oturmak ayrı bir yaşam tarzı. Herkesin kocasının aynı işi yaptığı bir aileler topluluğu bu. Çalışmayan kadınlar için standart bir hayat: Sabah aynı saatte, hatta aynı dakikada evinden çıkan üniformalı kocalar, pencereden kocalarının servis araçlarına binişini seyreden kadınlar, öğleye kadar ev işleri, öğleden sonra kadın
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-2/Kitabı okudu
238 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Puslu Sözlük
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor... İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202047,8bin okunma
Reklam
“Kapıyı vurmanın hiç faydası yok,” dedi Uşak, “iki nedenden ötürü. İlki, bir kere seninle kapının aynı tarafındayız; İkincisi de içeride öyle bir gürültü kopuyor ki, kimsenin seni duymasına imkân yok.” Gerçekten de içerde öyle acayip bir gürültü patırtı vardı ki... ardı arkası kesilmeyen uluma ve hapşırmalar ve ara ara tabak ya da demlik kırılıyormuşçasına çıkan büyük şangırtılar.”
1887 yılında Japon imparatoru Meiji dönemin osmanlı padişahı 2. Abdülhamid’e armağanlar gönderir. Bu, tarih de ilk türk ve japon yakınlaşmasıdır. Tabi Meiji japonyayı dışa açmakta dünyayla buluşturmakta kararlı bir imparator. Temasın bir nedeni bu ama aynı zaman da o tarih de japonlarla bizim ortak bir düşmanımız var. Ruslar. Yani ruslarla her iki
Alma ekranı / olma kanseri
Görgünün önemsendiği, aile terbiyesi almış sıfatının çok sık kullanıldığı yıllarda, iyi aile olmanın koşulu varlıklı olmak değil, görgülü olmaktı. Aileler mal varlıklarını sergilemeyi görgüsüzlük olarak kabul ederler, davranışlarıyla, nezaketleriyle asaletlerini ortaya koymaya çalışırlardı. Maddi durumları birbirinden farklı olsa da, benzer
E-kitap
Talât Paşa ve Sonu
Vahidettin'in İttihatçılar içinde en çok çekindiği Talat Paşa’ydı. Bu nedenle 27 Eylül 1918 günü Vahdettin bir tören sırasında sadrazama albay rütbesini vermiş ve eskisi gibi padişahın emrindeki kıtalarında fakat bir alay kumandanı olarak resmi elbise giymesini emretmişti. Fakat Talat Paşa tören ve protokolden hiç hoşlanmazdı. Ruhsal olarak demokrat yaratılmış, ikiyüzlülükten, gösterişten uzak bir insandı. Sadrazam olduğu gün de bunu göstermişti. O zamanlar sarayda alışılmış bir uygulama olarak huzura girilecek salonun iki kapısı sadrazama birden açılır, saray hizmetlileri başvezirin ayaklarına kapanırdı. Talat Paşa bunu fazla görmüş ve başmabeyinci olan Lütfi Simavi Bey’le anlaşmıştı. Ona kapının tek kanadı açılacak ve hizmetliler asla ayağına kapanmayacaktı.
Sayfa 175 - ParolaKitabı okudu
Reklam
Bir Yudum Kitap
Ben çocukken Bakırköy'de bahçeli evlerin sıralandığı küçük bir mahallede oturuyorduk. Sokakta oynamayı severdim. Aynı yaşta bir sürü çocuk, bazen futbol ya da misket oynardık bazen de arka mahallelere meyve toplamaya giderdik. Kural şuydu: Hava kararmadan evde olunacak. Babam lokantalarda çalıştığından gece eve geç gelirdi, bu yüzden bu kural
Sayfa 172 - İletişim Yayınları
Ama her daldığımızda şöyle bir hesaplarken kaç oda kaldığını ya da kaç oda geçtiğimizi, çalar çanlar gümbür gümbür. Hızla dalarız bir sonraki odaya. Yetişemeyenler kaldı her biri bir yerde, bir daha görmedik onları. Gitgide azalıyor oturulabilir odalar, anılar için kalan zaman gitgide daha az. ... Hiç olmazsa bilseydik son kapının nereye açıldığını hep küçülürken güneşsiz, havasız odalar. Sona yaklaştığımızın belirtisi mi yoksa? Kim bilir. Nereden dolduruyor bu çavşır kokusu alaca karanlığı? Er ya da geç görünecek günün birinde son kapı. Er ya da geç.
Sayfa 104 - Kuçuradi Felsefe ve İnsan Hakları Vakfı, 2016Kitabı okudu
Mert Ekim'den
ŞEYTAN MASKESİ Mahmut Bey, iri cüssesi ile üç katlı villasının en büyük, en rahat yatağında uyumaktaydı. Gün boyu katıldığı toplantılardan çok yorulmuş, her gün evrak görmekten bıkmıştı. Sürekli bir şeyler imzalıyor, ne imzaladığını kendisi de bilmiyordu. Zengindi Mahmut bey, bütün parası yedi sülalesine kadar yetecek kadar zengindi. Zengin
Gerçek Tarih
1800 lerin son çeyreğinde, tarih sayfasına hazin bir öykünün sözcükleri düşer. Yazılanlar gerçekle örülü, dünü ve yarınıyla iniltilidir. İki imparatorluğun derin bağları bir öyküyle düğümlenir. 1887 yılında Japon imparatoru Meiji dönemin osmanlı padişahı 2. Abdülhamid’e armağanlar gönderir. Bu, tarih de ilk türk ve japon yakınlaşmasıdır. Tabi
Reklam
- Ana,bu ne hız böyle ? Hamuru da nasıl inceltiveriyorsun ? Ben kırk gün uğraşsam bu işi yapamam,dedi. Satı Kadın gülümsedi : - Ben de kırk yıl uğraşsam senin gibi kılıç savuramam. Dünya yaratılırken işler de bölüştürülmüş… Bu sırada kapının önünde gürültüler oldu,sesler işitildi ve arkası kapıya dönük olan Çakır,süt anasının : - İşte Deli Kurt geldi,dediğini duydu. - Deli Kurt mu ? - Evet ! - O da kim ? - Kim olacak, Murad ! - Neden Deli Kurt diyorsun ? - Ben demiyorum,köylü diyor ama hani yakışmıyor da değil…
132 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.