liberteryenizm birey özgürlüklerinin korunması ve güvence altına alınması için devlet gücünün mümkün olduğu ölçüde (minimal düzeyde) sınırlandırılmasını savunan bir siyaset felsefesidir. anarko-kapitalizm ise devletin zor kullanma gücü ve tekelini bütünüyle tehlikeli görerek “minimal devlet”e dahi rıza gösterilemeyeceğini ve devletin bütünüyle ortadan kaldırılması düşüncesini savunan radikal bir sağ-anarşist ideolojidir. her iki düşünce ya da ideoloji de özünde klasik liberal düşüncenin genel prensiplerini (özel mülkiyet, rekabet, ekonomik özgürlükler vs.) kabul etmektedir. aralarındaki temel farklılık şudur: liberteryenizm; bireyler-arasındaki sözleşmelere uyulması, hukuk ve düzenin korunması, topluma emniyet, güvenlik, adalet ve yargı hizmetlerinin sunulması vs. türdeki mal ve hizmetlerin sunulması için minimal devletin meşru görülebileceğini savunur. anarko-kapitalizm ise hukuk, güvenlik ve adalet gibi hizmetlerin dahi pekala piyasaya devredilebileceğini ve özel şirketler tarafından sunulabileceğini görüşünü benimser.
"liberteryenizm, insanların yaşamlarını istedikleri şekilde düzenlemelerine izin verilmesini ifade etmektedir. insanların baskı ile kendilerinden korunmaları gerektiği düşüncesini reddediyoruz.
liberteryen toplum; uyuşturucuya, kumara, pornografiye ve taşıtlarda zorunlu emniyet kemeri takılmasına ilişkin hiçbir zorlamaya ve kanuna sahip değildir. liberteryan toplum, bir refah programı uygulanması ya da sosyal güvenlik sistemi oluşturulmasına da karşıdır.
başkalarına yardım etmek isteyenler; bunu özel bağışlar yapmak suretiyle gönüllü olarak yapabilirler. ayrıca vatandaşlardan devlet hizmetlerinin finansmanı için vergi tahsil edilmesi düşüncesine karşıyız. yaşlılık sigortasına sahip olmak isteyenler de bunu özel sigortalar aracılığıyla yapabilirler."
david friedman
Kültür Denen Şey: Antropolojik Yaklaşımlar - Ayfer Bartu Candan- Cenk Özbay
(kolektif makaleler)
Kitabı okumaya başlamadan önce Sayın
Ayfer Bartu Candan ın kitap ve antropoloji hakkındaki söyleşini dinlemiştim. Ama ne yazık ki her makale, antropolojide yeni alanları açıklamaya çalıştığı için konular eksik kalmış gibi oluyor. Bu kitabı Türkiye'de
"Endüstriyel rutin, insan karakterinin bütün derinliğini yok eder"
Sosyolojik okumaların oluşturduğu girdaba kapılınca okuma hevesim hep Sosyoloji alanında canlı kalıyor. Artık upuzun romanlar eskisi gibi tat vermiyor, roman-öykü türünde inanılmaz bir seçicilik bana hakim oluyor. Dünya klasiklerinin çoğunluğunu da geçmişte okumuş olmak yeni bir klasik esere başlama heyecanının da önüne geçiyor. Sosyolojinin
Yaşadığı dönemin şartlarını ve yönetimini en ince ayrıntısına kadar analiz eden Orwell, geleceğin geçmişin takipçisi olacağını öngörmesinden dolayı, günümüz toplumlarına ders niteliğinde eserler sunmaya çalışmıştır. Kapitalist bir sisteme karşı olmaya çalışmış, ancak sosyalist sistemin nasıl bir kapitalist sisteme dönüşebileceğini hayvanlar alemindeki birkaç karakterle örneklendirmiş, sistemlerden ziyade bireylerin rolünü aktarmaya çalışmıştır. Fikrimce Orwell, her birey kendisini düzeltir, topluma faydalı olmaya çalışan bir nesil olarak çabalarsa, eninde sonunda (ister kapitalizm ister sosyalizm ve diğer –izmler nasıl olsa ilerleyen dönemlerde ortak bir paydada buluşacakları için) bu sistemlere gerek kalmadan kendi kültürüne has bir toplum çıkarabilir öngörüsünde bulunuyor. Kitabındaki karakterler, okuyucunun hafızasında yer edinebilmesi için tam biçilmiş bir kaftan. Okuduğum diğer kitabı olan “1984” ile bütünleşmiş bir eser, okunmasını tavsiye ederim…..
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020249.1k okunma