Büyük resmin içinde değerlendirebildiğimizde, karşımıza baskıcı figürler olarak çıkan kişilerin ya da grupların aslında dev bir üst-sistemin taşeronları olduğu fark edilebiliyor. İnsanın hem yaratıcısı hem kurbanı olduğu devasa sistemden söz ediyorum. İnsanın doğadan koparak ona üstün olma kibrine kapılması sonucu, evren de ona böyle bir cezayı münasip görmüş, kelimenin tam anlamıyla müstahak. Üstelik, mafyöz bir süperoluşum olan kapitalizmi bu sisteme katıp insanlığın başına musallat etmişse, bu ancak evrenin ilahi adaleti olarak değerlendirilebilir. Uzak olmayan geçmişte, o sıralar yeni çıkan bir kitabımla ilgili yapılan röportajda "Benim için sistemle ilişki deliyi idare etmektir" diye bir ifade kullanmıştım. İlk bakışta bu, kaçak oynama gibi görünebilir, ama birey olarak bu koca sistemi karşımıza alarak onunla baş edebileceğimizi düşünmüyorum. Böyle bir durum, yeni modeller yaratabilme yolunda bize, ne alan ne de güç bırakır. Sadece yakınır dururuz.
Merhaba... Ben Kapitalizm! Küçük kızlarınızı Barbie Bebeklerle büyüttüm, bugün sizden estetik operasyon için para istiyorlar diye neden şaşırıyorsunuz! Çıkarlarım uğruna kocaman bir moda endüstrisi yarattım! İstediğimi de elde ettim, 17 yaşındaki kızların çoğu dış görünüşlerinden rahatsız. Ben Kapitalizmim! Bir kadının bir moda dergisini 15 dakika
Reklam
Kapitalizm feodal ve feodalite öncesi zamanlardaki halk sınıfları arasındaki ilahi hiyerarşi mitini çöpe attı. Ancak, bunu yaparken yerine kendi büyük mitini koydu: Doğa. Doğa tam olarak kapitalist emek sürecinin öncesinde var olan yumrudur. Bunun için en iyi terimi Martin Heidegger bulmuş: mevcut stok, Almancada Bestand. Bestand “şey” anlamına gelir, 1990'larda yayınlanan Pepsi reklamındaki gibi “Pepsi İç, Bir Şeyler Kazan”. Demek ki kapitalist üretimin içinde üstü kapalı bir biçimde, Aristoteles'in katı materyalizm diye tanımladığı türden bir varlık felsefesi var. Ancak komiktir, maddi nesnelerin birçok özgül yanı bu tür bir materyalizmi cezbetmez. Bunlar sadece birer şeydir. Hiç madde gördünüz ya da ellediniz mi? Hiç bir parça “şey”i tutmuşluğunuz var mı? Elbette, bir sürü nesne görmüşüzdür: bir mağazadaki Noel Baba, kar taneleri ve atom fotoğrafları. Ama madde ya da nesneyi hiç olduğu gibi gördük mü? Aristoteles'e göre, bir hayvanat bahçesinde maymun ya da sığırcık gibi türler yerine “hayvan” aramak gibi bir şey bu.
III. «Keşmirli Ebe kadın anamın kasıklarından çekti beni. Ve kundakladı bir sinema biletiyle. Biletim üçüncü mevkiydi. Anam etekliğini giydi, babam
124 BİN PEYGAMBERE RAĞMEN TECAVÜZ KÜLTÜRÜNDEN VAZGEÇMEYEN ORTADOĞU’NUN MAHLÛKLARININ TEMİZLİĞİ ÜZERİNE İNSANLIĞIN VE DOĞANIN KURTULUŞUNUN FELSEFİ ÇÖZÜMLEMESİ Bir rivayete göre derler ki; Ortadoğu’ya 124 bin peygamber gelmiştir. Özellikle bildiğimiz şu muaviye islamın yeşerip, serpildiği coğrafya. Öylesine iflah olmaz, ahlaksız, arsız,
576 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 7 days
Vadim o kadar yeşildi ki Richard llwellyn 1939 yılında yayımlanmış olan, madencilerin hayatını anlattığı kitap bir klasiktir. Roman bir madenci çocuğunun gözünden özelde madende çalışan işçilerin hayata tutunmalarını, ihanetleri, sadakati, entrikaları ve direnirken ezilenleri anlatırken, genel olarak cennet gibi yeşil bir vadinin ekonomik çöküş
Vadim O Kadar Yeşildi ki
Vadim O Kadar Yeşildi kiRichard Llewellyn · Yordam Yayınları · 2019445 okunma
Reklam
1,000 öğeden 461 ile 470 arasındakiler gösteriliyor.