Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.7
Martin Eden
Usta yazar Jack London’ın künstlerroman geleneği (sanatçının sanatını icra ederken kat ettiği yolları, aşamaları, aştığı zorlukları, yaşadığı güzellikleri anlatan romanlar) ile yazdığı bir eser olan Martin Eden, yazarımızın hayatından izler taşıması sebebiyle yarı otobiyografik bir eser olarak kabul edilir. Yazımın bundan sonraki bölümlerinin
Okumam gereken on yüz milyon tane yazılı kağıdı dururken bugün bunu bitirdim çünkü çok güzeldi.Sri Lanka, sanırım daha önce üzerine okumadığım bir edebiyattı.
Yazar bize öte âlemden sesleniyor. Çünkü Maali ölmüş bir fotoğrafçı ve iflah olmaz bir kumarbaz, gizli eşcinsel bir çapkın aynı zamanda. Ve nasıl öldüğü konusunda hiçbir fikri yok. Bir
Yaban Koyununun İzinde ~ Haruki Murakami
Olan olmuştur, olacak olanda besbelli olacaktır, işte böyle sürüp gidebilir. Başka bir deyişle, arkamızdaki “her şey” ile önümüzdeki “sıfır” arasında kıstırılmış olduğumuzdan, bizimki, içinde ne rastlantıya ne olacağa yer verilen, geçici bir varoluştur
Selamlar,
İçine girdiği insanı ele geçiren ve kontrol altına alan sıra dışı bir koyunun izini sürmeye hazır mısınız?
İlk Murakami kitabımı okuyup bitirmiş olmanın verdiği mutluluk sarhoşuyum şu anda. Çoook sevdim
Fare üçlemesinin sonuncu kitabıydı bu, kafamda Fare ile nasıl tanıştıkları gibi biraz soru işaretleri kalmadı değil ama Pinball kitabı Türkçe’ye daha sonra çevrildiği için doğru kitabı okuduğumdan şüphe yok
Yabancılaşma konusu üzerinde durulmuş postmodern bir kaos yaşadım kitabı okurken. Bireyin toplumdan, doğadan, hatta kendine olan yabancılaşma konusu işlenmiş. Romandaki isimsiz kahramanımız sorularla dolu kendi dünyasında bu varolmanın nedenini arar. Bunu da bizlere koyun simgesi üzerinden anlatan yazar bireyin kendini varetme arayışının izini sürüyor
Bu anlamda yazar emperyalizm, sömürü, kapitalizm gibi kavramları koyun simgesi üzerinden ilişkilendirmiş.
İçi dolu dolu bir kitaptı. Hop okudum bitti değil anlamadan geçemeyeceğiniz sayfalarla dolu ama bir o kadar da akıcıydı
Külliyatını okumak isteyeceğim bir yazar daha keşfettim. Murakami’den okuyacağım bir sonraki kitabım Zemberekkuşunun Güncesi olacak
Herkese keyifli okumalar dilerim
Marksist olan Lafargue’nin Tembellik Hakkı isimli kitabı, çalışma hayatında kapitalist düzendeki yoğun baskının işçiler üzerinde yarattığı haksızlıkları ele alıyor.
1800’lü yıllarda Fransa’da devrim olmadan önce kölelere ve işçilere uygulanan insanlık dışı çalışma koşulları kapitalizm için bir avantaj haline gelmiş durumda. Yazar da kitapta her işçinin tembellik hakkı olduğunu, 3 saatten fazla çalışmamaları gerektiği ve herkesin işten arta kalan zamanlarında eğlenmeleri, aileleri ve arkadaşlarıyla vakit geçirmeye haklarını olduğunu ifade ediyor. Öyle ki o yıllarda insanların 12 saat çalıştıklarını ve geriye kalan 12 saatin kendilerine yetmişinin imkansız olduğunu belirttiğini okuyoruz, bu durum günümüzde de geçerliliği sürdürmekte büyük şehirlerde çalışan insanların çalışma saatlerine ek olarak, işe gidiş ve gelişleri dahil yaklaşık 12 saat işe harcanınca arta kalan zamanları anca dinlenmek üzerine kurulu, bu gerçekten çok üzücü.
Yazar ayrıca kol gücü yerine makinelerin gelmesine ve köylerde fabrikaların kurulmasını da karşı. İnsanların maddi kazanç sağlama uğruna çalışmaya hevesli olmaları ise onların kendilerine yabancılaştıklarının bir göstergesi.
Komünizm'in Temel İlkeleri
Komünist Manifesto'ya, Marx ve Engels'in 1840'larda yazdığı, Komünizmin temel direklerini, birtakım konulara karşı fikirlerini ve belli durumlara karşı nasıl bir aksiyon alınması gerektiğini anlattığı Komünizmin başucu kitabı diyebiliriz.
Kitap başlarda, Feodalizm eleştirisi yapıyor, sonrasında gelişim ile birlikte Kapitalizm ve
Acısız dünya aynının cehennemidir.
Son zamanlarda okuduğum en iyi kitaplardan. Ufuk açıcı, farkındalığı arttırıcı içeriklere sahip ince bir kitap ama derinliği yüksek. Palyatif ,gizlemek örtmek anlamına gelmektedir. Tıpta tedavisinin mümkün olmadığı durumlarda hastanın şikayetlerini , esas olarak da acılarını gidermeye yönelik tedaviyi tanımlamak için kullanılır. Yazarın muazzam tespitleri var. Pandemi, acı, ağrılar vb üzerine mutlaka okunmalı bence her zamanki gibi en beğendiğim alıntılarla bitiriyorum.
Palyatif toplum bir beğendim toplumudur da . Bir beğeni çılgınlığına kapılmıştır.Like günümüzün imi , hatta ağrı kesicisidir.
Bağımlı kişi bağımlılığının farkında bile değildir. Kendini özgür sanır. Hiç bir dış baskı olmaksızın kendini gerçekleştirmekte olduğu inancıyla kendini kendi isteğiyle sömürür.
Karantina , hayatın salt yaşamsal faaliyetlerden ibaret olduğu toplama kampının virüs nedenli versiyonudur.
Kapitalizm, hayatta kalmayı mutlaklaştırır. Sermayenin artması ölümün azalması demek olduğu bilinç dışı kaynaktan beslenir. Sermaye ölüme karşı biriktirilir.
Macera sporları ve riskli davranışlar kendi varlığından emin olma çabalarıdır.
Kronik ağrılar, bedenin ilgi ve yakınlık hatta sevgi isteyen çığlıkları , günümüzde temasın seyrek hale geldiğine işaret eden etkileyici ipuçlarıdır.
Hani bazı kitaplar vardır, tüm insanlar okusun istersin hatta ",Ne olur bu kitabı okuyun." diyesin gelir, işte "Pis İşler" onlardan biri. Amerika'dan yola çıkarak insanın insana ve doğaya yaptığı kötülüklerin en gaddar halini gözler önüne seren, elimden bırakmak istemeden okuduğum, sarsıldığım kurgu dışı bir metin. Kapitalizmi, emperyalizmi insanlarla görüşmeler yaparak ortaya seren, ciddi emekle hazırlanmış bir eser. Görüşülen insanların hayat hikâyeleri ile harmanlanarak yazıldığı için okuması oldukça keyifli ve akıcı. Sistemin en pis işlerini yaptırdığı insanların içinde bulunduğu acıklı durumlar, hesaplaşmalar, ödedikleri bedeller;emperyalizim ve kapitalizmin acımasız oldugu kadar ırkçı ve kapkara, kirli yüzü, devlet eliyle pis işler yaptırılan insanların psikolojisi etkileyici bir şekilde verilmiş, düzenin üstünden silindir gibi geçtiği insanların vicdan muhasebesi içine düştükleri karanlık, köleliğin sadece lafta ortadan kalktığı, pratikte birçok insanın nasıl modern köleler olduğu gerçeği, para hırsı yüzünden katlettiğimiz doğanın içinde debelendiği acınası durum da endişe verici haliyle masaya yatırılmış.Cezaevlerinden, mezbahalara,ihalara kadar birçok alana dokunan kitap, göçmenlerin sıkıntılarına da ses vermiş.Çok etkilendim, insanlarla görüşerek yazılması bana Svetlana Aleksiyeviç'i (külliyatını bitirdim), içindeki dehşet verici gerçekler Şikago Mezbahaları'nı ( kitapta bolca adı da geçiyor) anımsattı.Hem Pis İşler hem Şikago Mezbahaları hem de Svetlana'nın tüm eserleri tavsiyedir.
"Ben de bir 'Ruhunu Satan' mıyım?"
Roman hakkında 13 Eylül 2023 tarihinde Litera Edebiyat sitesinde yayımlanan inceleme yazım:
Dünyada sömürü düzeni yeni başlamadı; daima vardı. Gelgelelim, günümüzde sermayenin varlığını sürdürerek iktisadi birikiminin devamı adına sömürünün boyutlarının küresel dünya şartlarına göre adapte edildiği gerçeği ile karşı karşıyayız.
Sistem,
Kitabı çok önceden almıştım. Meşhur bir kitap olduğunu biliyordum. Etrafımda çokça tavsiye edenler olmuştu. Malcolm X’i tabi ki daha önceden tanıyordum, biyografisini okumuştum. Afro-Amerikalı Siyahî bir Müslüman, mücadele adamıydı… Büyük bir insan hakları savunucusuydu… Bir konferansı sırasında şehit edilmişti… Hapis yatmıştı… Sonra Müslüman
