Yine aynı güne uyandım. Aynı saat aynı yer aynı rütinler. Boktan hayatın içindeki koşuşturmalar, Saklambaçlar sobelemeler. Dıdımın dıdısının kapanmayan çenesi... Peki bundan bana nee! Dünya vahşet bir şekilde karanlığa sürükleniyor. Keyfimin ve kahyamın bitmek bilmeyen arzuları da sürüklenen hayatımdaki uzandığım dal parçasından ibaret. Tatmin
Dışarısı çirkinleştikçe bir kaplumbağa gibi kapanmıştım sert kabuklu kendime. Ağırdı kendim, ezilmiştim. Ne kimseyi içeri almış ne çıkarabilmiştim. Mahpus kalmıştım adına emniyet dediğim o müemmen sürgüne. Kendi kendime. Dünyaya karşı uyuşmuştum böyle böyle
Reklam
Tersine dönmüş kaplumbağa gibi bir gün...
Andrei Tarkovsky
Bir tek yolculuk mümkün yalnızca; kendi iç dünyamıza yaptığımız yolculuk. Gezegenin yüzeyinde gezinerek pek fazla şey öğrenmiyoruz. İnsanın geri dönmek için yola çıktığına da inanmıyorum. İnsan asla başlangıç noktasına geri dönemez, çünkü o arada kendi de değişir. Ve tabii ki kendinizden, olduğunuz kişiden, kendinizle taşıdığınızdan kaçamazsınız. Kabuğunun içindeki kaplumbağa gibi, biz de ruhlarımızın evini taşıyoruz. Dünya üzerindeki ülkeleri gezmek sadece sembolik bir yolculuktur. Nereye giderseniz gidin, hala kendi ruhunuzu arıyorsunuzdur.🎞️📓☕🌑🍀
352 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Uzun zamandır böylesine akıp giden, içine çeken bir kitap okumamıştım. Kitabın ismi Minta, anlamı ise " yüzen kaplumbağa" birçok karakter, birçok hayat ve birçok yaşam satırların içinde akıp gidiyor. Anlık mutluluklar yaşanıyor olsa da sonu hep hüzünle biten bir hikayeye şahitlik ediyoruz. Bilhassa yaşadığımız hayatı gözden geçiriyorum ve diyorum ki; bizler de birer mintayız, su keşfedildiği günden itibaren akıp yolunu buluyor, bizler de o suyun içindeki mintalar gibi ölümümüze kadar çabalamaya devam ediyoruz. Herkese keyifli okumalar dilerim...
Minta
MintaSolmaz Kamuran · İnkılâp Kitabevi · 2008187 okunma
"O ise tıpkı ağır kabuğunu sırtında taşıyan bir kaplumbağa gibi suçluluğunun yükünü gittiği her yere sürüklüyordu. İlk başlarda bu duy­guyla savaşmaya, onu dışlamaya, inkâr etmeye çalışmış; ancak başaramamıştı. Ve nihayet hayatında ona bir yer açmak zo­runda kalmıştı. Suçluluk duygusu davet etmediği hâlde gitti­ği her yere peşinden gelen eski bir yoldaş gibiydi..."
Reklam
6 Nisan günü İttihat ve Terakki'ye karşı yazılarıyla tanınan gazeteci Hasan Fehmi, Galata Köprüsü üzerinde öldürüldü. Sokak ortasında bir gazetecinin vurulması inanılacak şey değildi. İnsanlar şoke olmuştu. Abdülhamid döneminde bile hiç yaşanmamıştı böylesi bir cinayet. Bir çok kişi gibi Osman Hamdi'nin de kafasında soru işaretleri belirmişti. Günlerce sokaklara çıkıp kutladıkları Meşrutiyet'in getirdiği özgürlük hani, neredeydi?
Sayfa 259Kitabı okudu
Hayalperest
Hayalperest-ayrıntılı bir tanım gerekirse- insan değil, biliniz ki ortalama cinsten bir varlıktır. Daha çok erişilmez köşelerde bir yere yerleşir, orada neredeyse gün ışığından bile saklanır ve eğer içine kapandıysa da, o köşeye sümüklüböcek gibi yapışır ya da belki bu açıdan hem hayvan hem de ev olan, kaplumbağa denen o ilginç hayvana çok benzer.
400 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Ahmet Ümit'in okuduğum ilk kitabı. Aslında polisiye eserleri pek okumam, ama adım attık bakalım. Eser kazı çalışması yapan arkeologları anlatıyor. Yaptığı çalışmalar sonucunda tabletler de bulunuyor. Tabletler 3 bin yıl öncesine (Hititler) dayanıyor. Yazan kişinin adı da 'Patasana'. Kazı mazı derken ahanda cinayet oluyor. Bilim insanları tedirgin ve şaşkın duruma düşüyor. Yetmiyor bir cinayet daha! Katil kim? Bunun peşine de düşüyorlar. Bir günümüzü okuyoruz, bir 3 bin yıl önce patasana reisin yazdığı tabletleri. Eseri beğendim, amma biraz aynı ilerleyiş ile gidince sıkıldım azıcık. Ahmet Ümit'in diğer kitaplarına da bakacağım.. -Ama öğrenmek kolay değildir, bir kaplumbağa gibi sabırlı, başı göklere değen yalçın kayaları un ufak eden rüzgar kadar inatçı olmalısın. -"Ama asıl bugünü karanlıktan kurtarmak gerek. Bir halk karanlık ve zulüm içinde yaşarken, yalnızca geçmişi aydınlı­ğa çıkarmak için uğraşmak yeterli değil." -Bir sürü insan sürmekte olan savaşın farkında bile değil. Ancak oğullarını, eşlerini, kardeşlerini kaybedenler, bir de savaşan­lar her şeyin farkında.
Patasana
PatasanaAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201223,8bin okunma
21 Mart dünya down sendromu farkındalık günümüz..🥳 Meleklerimiz.. ışıl ışıl kalpleriyle sevgi saçar her daim... Kaplumbağa 🐢 gibi yavaş hareket ederler.. Ve inat eder iseler imkanı yok inadı bırakmazlar.. ne sandınız ya.. her özel bireyin özellikleri vardır elbette.. Harika kitap okurları ve diplomattırlar.. Duygusal zekaları seni beni sollar.. hiç boşuna yorulmayalim.. bir kromozomdan çok daha fazlası diyorum tüm kalbimle.. 🥰😍
Reklam
349 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
"Derler ki, üç şey asla gizli kalamazmış; duman, yalan ve aşk..." "Kiraze"adlı kitabıyla tanıyarak "Ceviz Ağacı" kitabını okuyunca hayran kaldığım #solmazkamuran 'dan okuduğum son #kitap oldu #minta. Yerlilerin dilinde 'yüzen kaplumbağa' anlamına gelerek kitaba adını veren canlılar, yaşamın ve ölümün iziydi sahilde, tıpkı Nada ve Naja gibi . Ait oldukları topraklardan sökülüp alınarak köle olarak satılan bu iki kardeşin yaşam hikâyesini okuyoruz kitap boyunca. Yaşam mücadelesi desek daha doğru olur aslında. Ülkeler ve kıtalar arası değişen yaşam koşulları ve nesiller boyunca izlerini taşıdıkları, farkında olmadan çekildikleri toprakları... İçim sızladı her bir nesilde cereyan eden tamamlanmamış ve yarım kalmışlık duygusuna. Kimi zorunlu ayrılığı yaşadı kimi yanındayken sarılıp dokunamadı. Ama herkes hasreti kendi içinde yaşadı. Tek ölüm eşitledi belki de o sonsuz hırsı. Herkes yaralı herkes eksik ... Kitabın arka sayfasında soy ağacı var onu bilerek dikkatli okunursa kişiler birbirine karışmıyor. Ben onu görmeden kendim çizdim okudukça :) #tavsiyeederim #okuyunokutun Ve son olarak lanet olsun insanları din, dil ve ırk yüzünden ayıran tüm zihniyetlere! Lanet olsun yeryüzünün ana dili sevgiyken onu ten rengine değişenlere! demek istiyorum. Öyle buruk okudum ki kitabı öyle gönlüm ezik öyle zihnim kızgın . Gün ağaçlarının arasındaki mezar taşlarına takılı kaldım. Nada, Amira, Müştak, Nijad, Nay, Rose unutmak mümkün değil... . "Daha önemli şeyler vardı, insanın kafasının karşısındakiyle uyuşması..."
Minta
MintaSolmaz Kamuran · İnklap Kitabevi · 01 okunma
ORMANDAKİ MALİYECİLER ve MAYMUN
Maymunun biri bir gün ormanın derinliklerine doğru yol alıyormuş. Birden karşısına son hızla kaçan bir ayı çıkmış. Seslenmiş : – Hoop ayı kardeş niye kaçıyorsun ? — Hiç sorma maymun kardeş, ormanı maliyeciler bastı. — Eeee ne var bunda? — Eeesi varmı bende kürk, hanımda kürk, çocuklarda kürk ben kaçmayım da kimler kaçsın? Ayı kaçarken maymun da yoluna devam eder. Bir süre sonra karşısına hızlı bir şekilde kaçmaya çalışan kaplumbağa gelir. Maymun sorar: — Hooop kaplumbağa kardeş niye kaçıyorsun? — Hiç sorma maymun kardeş, ormanı maliyeciler bastı. — Eee ne var bunda? — Eeesi varmı, bende ev, hanımda ev, çocuklarda ev ben kaçmayım da kimler kaçsın deyip kaçmaya devam eder. Maymun da ormanın derinliklerinde ki gezintisine devam eder. Birden karşısına yırtık uçurtma gibi kaçmaya çalışan leylek gelir.Seslenir : –Hoop leylek kardeş niye kaçıyorsun? –Hiç sorma maymun kardeş. ormanı maliyeciler bastı. –Eee ne var bunda ? –Eesi varmı? Bende yazlık, hanımda yazlık, çocuklarda yazlık deyip yoluna devam eder. Maymun gezintisine devam ederken birden dönüp kaçmaya başlar, bir süre kaçtıktan sonra birden durur. –Ulan ben niye kaçıyorum? Benim kıçım açık, hanımın kıçı açık, çocukların kıçı açık…
Ama öğrenmek kolay değildir, bir kaplumbağa gibi sabırlı, başı göklere değen yalçın kayaları un ufak eden rüzgar kadar inatçı olmalısın.
Mathilde, ilk kez sevdi. Ona göre her zaman kaplumbağa gibi sürüklenen yaşam, şimdi uçup gidiyordu.
Sayfa 202Kitabı okudu
Çoğu kent, sikkelerinin üzerinde yer alan tipleri uzun süre değiştirmemiştir. Bazı tipler, onları sikke tipi olarak kullanan kentlerin adeta armaları haline gelmişlerdir. Örneğin, Ephesos'da arı, Miletos'da aslan, Phokaia'da fok balığı, Khios'da grifon, Side'de nar, Atina'da baykuş, Korinthos'da kanatlı at, Aigina'da kaplumbağa, Syrakusai'da Arethusa başı, Metapontion'da buğday başağı gibi.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.