Seni seninle tanıştırmadım mı?
Korkutmadım mı seni hiç?Ürpertmedim mi?
Kasırgalar kopartmadım mı içinde?
Hem sevgili hem düşman etmedim mi kendime ?
Mahmuzlamadım mı zaman atını,uyandırmadım mı kalbini?
Işık düşürmedim mi karanlığına,özvarlığına keskin ve derin bir bakışla baktırmadım mı?
Kendini keşfettirmedim mi sana?Keşfettirdikçe reddettirmedim mi?
Sende senin bile bulamadığın bir sevgi buldurmadım mı sana?Sana sevmeyi öğretmedim mi?
Takır takır saydırıyordu ve ben hık tutmuş gibi “Ha?” deyip duruyordum.
“Öğrettin” dedim sertçe.”Yeter sus artık.”
Susmadı.
“Yer kurulalıberi her varlığa ben öğrettim.”Patiska sesi geri dönmüştü şimdi.”Kırılıncaya kadar da ben öğreteceğim.ÖLÜM başöğretmendir Sevgi,unutmayasın.”
“Bazen ruhlar bedenleri terbiye eder ,bazen de bedenler ruhları.”
“Ha?”Gayet net duymuştum aslında.”Nasıl yani?Anlamadım.”Buz gibi anlamıştım.
”Nerden çıktı bu özlü söz şimdi?”İşte bunu anlamamıştım.
Yola bakmıyordu adam.Arabayı tamamen kendi haline bırakmış,güzelce de dönmüş sağına,bana bakıyordu.Hayret ettimse şerefsizim.
“Bir katili hapse koyarsın.Hapsettiğin bedenidir..”dedi usul usul.”Bedenin esaretini döner,ruhu terbiye eder.”Tamam bir şey demek istiyordu,anlıyorduk da ,ne ?
”Metin İnceleme Dersi’nde Şekspir’in bi şiiri üstünde çalıştıydık geçen sene…”dedim sanki ben çalışmışım gibi.”Ruh sevmeyi öğreninceye kadar zindandadır diyordu…Öyle bir şey mi demek istiyorsun?”
Gülmemeye çalıştığını çok belli ederek gülmemeye çalıştı.”Şekspir öyle dememişti ama neyse …”dedi.”Yasak koymak isteyen ruh,bunu beden hapishanesi yoluyla yapar.O yasak ,bu yasak!Kendi içine hapseder seni.Anlıyor musun?”
Herhalde anlıyorduk,salak değiliz ;sen kendi kendinin Tankut’usun diyordu bana alenen.Ruhum, yapmak için can attığım bir dolu şeyi Tankut’uma ,yani bedenime yasak etmişmiş..İşte demek istediği buydu.Haklıydı be.
Gelirken ne kadar gerçeküstü varsa,hepsini beraberinde getirdi O,
O…
Vakitle birlikte vakitlice gelen,
Hayatımı allak bullak edip sonra ortalığı bana toplatan…
Sezgin Kaymaz’ın en güzel eserlerinden. Kitabın dili, konusu, kurgusu, mizahi yapısı, yine ilmek ilmek ve tutarlı vaziyette işlenmiş karakterleriyle harika. Çok hafiften Geber Anne’nin tadını alıyorsunuz üstelik.