İtilaf devletlerine karşı kesin olarak boyun eğme düşüncesini temsil etmiş ve ülkenin kendi egemenlik haklarını sürdürmek için yaptığı sürekli özverileri, düşmanla beraber çalışarak sonuçsuz bırakmayı özel bir politika edinmiştir. Bu düşüncede olanlar ülkenin kötülük ve hainlik yapmaya eğilimi olan ne kadar nankör evladı varsa, hepsini kışkırtıp silahlandırarak, ulusal savunmaya kendilerini adayan vatanseverlere karşı devamlı kullandılar. İslam şeriatı adına sahte fetvaların, yaptıklarının karşılığı olarak paşalıkla ödüllendirilen Anzavurlarla, yurdun bağımsızlığı ve savunması karşıtı etrafa yaydıkları maddi ve manevi zehir ve bozguncu kuvvetlerine karşı, Anadolu aylarca çarpışmak zorunda kaldı. Onlar, düşmanlarımız hesabına cephelerimizi kaç defa arkadan vurdular. Müslümanlığın ilk yüzyılından bu yana, dinin onuru ve gerçeği adına savaşan ulusumuz, tarihimizin ilk günlerinden beri, devlet ve ülke ne zaman tehlikeye düşmüşse kanını bol bol akıtmaktan geri kallmayan ulusumuz, bu kez büyük vatandan geriye kalan son parçada, son kaleye çekilmiş, en son savunmasını yaparken hükümet adına alan heyetler, düşman için, düşman safları arasında, kendi ulusları aleyhine çalışıyorlardı. Bizans'ın son günlerinde, Fatih'in teslim olması çağırısına karşı "Allah'ın bana bir emaneti olan bu ülkeyi, ancak Allah'a teslim ederim." diyen son Bizans İmparatoru'nun tahtının mirasçısı bir hanedandan gelen bugünkü halife ve sultanın hükümeti; tutsak olmak istemeyen ulusu, kendi eliyle bağlayarak düşmanlara teslim etmeye çalışıyordu.