Ey sabırsız hasta kardeş! Hastalık, hazır bir elemi sana vermekle beraber, evvelki hastalığından bugüne kadar, o hastalığın zevâlindeki bir lezzet-i mâneviye ve sevabındaki bir lezzet-i ruhiye veriyor. Bugünden, belki bu saatten sonraki zamanda hastalık yok; elbette yoktan elemyok. Elem olmazsa teessür olamaz. Sen yanlış bir surette tevehhüm ettiğin için sabırsızlık geliyor.
Çünkü, bugünden evvel bütün hastalık zamanının maddîsi gitmekle elemi de beraber gitmiş, kendindeki sevabı ve zevâlindeki lezzet kalmış. Sana kâr ve sürur vermek lâzım gelirken, onları düşünüp müteellim olmak ve sabırsızlık etmek divaneliktir. Gelecek günler daha gelmemişler. Onları şimdiden düşünüp, yok bir günde, yok olan bir hastalıktan, yok olan bir elemden tevehhüm ile düşünüp müteellim olmak, sabırsızlık göstermekle, üç mertebe yok yoğa vücut rengi vermek divanelik değil de nedir?
Madem bu saatten evvelki hastalık zamanları ise sürur veriyor. Ve madem, yine bu saatten sonraki zaman mâdum, hastalık mâdum, elem mâdumdur. Sen, Cenâb-ı Hakkın sana verdiği bütün sabır kuvvetini böyle sağa sola dağıtma, bu saatteki eleme karşı tahşid et, “Yâ Sabûr” de, dayan.
İnsanın gözüne güzel gösterilenlerin başında kadın geliyor. "Dünyayı sallayan erkeklerin beşiğini sallayan kadınlar" "Bazen kar gibi bazen kor gibi olan kadınlar" "Tutmasını bilene gül, tutmasını bilmeyene diken gibi olan kadınlar
"Peygamberimiz; "Dünya nimetlerinin en güzeli ve hayırlısı, saliha bir kadındır" (Müslim 1/420, Nesai 172, İbni Mace Hadis no: 1855) "Bu ümmetin hayırlıları, kadınlarına karşı çok iyi davrananlardır." (Buhari şerhi fethulbari 9/99, Hakim 2/160) buyurarak, kadınlara karşı güzel davranmayı tavsiye etmiştir.
Her insan kadına karşı meyleder. Hz. Adem (a.s) Havva validemizin elinden tutarak, Peygamber efendimiz de Hz. Hatice'nin elinden tutarak, İslâm'ı yaymışlar iki dünyada da cenneti yaşamışlar.
Rabbimizin bize güzel gösterdiği kadın, çoluk çocuk, at, araba, ev, saray, bahçe gibi şeyler dervişin de, berduşun da ilgisini çekiyor. İkisi de bunları elde etmek için çalışıyor. Yalnız derviş şer'i yoldan, berduş ise şer yolundan elde ediyor. Birisi "Allaaah" diyerek bağırma ihtiyacını gideriyor, öbürü de "Yallaaah" diyerek gideriyor. Birisi nikahla, öbürüsü mal alıp satmak gibi ticaretle kadın ihtiyacını gideriyor.
Kitap ile ilgili edindiğim deneyimleri anlatmadan önce biraz yazar ablamızdan bahsetmek istiyorum ;
Ayşenur Yıldız, Niğde doğumlu. Lise eğitimini Konya’da tamamladıktan sonra Bursa’da İngilizce öğretmenliği olarak mezun oldu. Şu an burda ablamla birlikte ilkokul ortaokul İngilizce öğretmenliği yapıyor . Ablamla da 2-3 sene önce tanıştılar.