ÖYKÜLERDEN SEÇTİKLERİM
Uzun bir süredir öykü ağırlıklı okumalar yapmaktayım. Daha önce paylaşmış olduğum bir alıntıda yer aldığı gibi (#69389465), ben de herkesin bir öyküsü, şiiri, şarkısı olması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle okumuş olduğum 164 tane öykü kitabının içinden bana dokunan öyküleri bir ileti altında paylaşmak istedim. Bu
112 syf.
·
Not rated
·
Read in 12 days
Sen öte bahçede açalı gülüm/ Bütün bülbülleri yandı içimin''
Akif İnan, Yedi Güzel Adam'dan olduğu söylenen bir şair ve yazardır. Onlardan biri midir bilmem ama güzel bir insan olduğu muhakkak. Yazdığı satırlar, ardında kaliteli ve vakur bir kişilik olduğunu gösteriyor ve ancak nahif bir insana ait olabilirler. Uzun zamandır bu yedili ile ilgilenmekteyim. Hayal ettiğim haklarında uzunca bir araştırma ve
Şiirler
ŞiirlerAkif İnan · İz Yayıncılık · 20141,112 okunma
Reklam
60 syf.
9/10 puan verdi
Dinginlik Verici
Dut Ağacının Altında
Dut Ağacının Altında
oturmak nasılsa aynen öyleydi. Kitabı okurken en yoğun hissedilen duygu "sakinlik". Yazarın bizi bıraktığı zamansız bir mekanda takılıyormuş hissi bir de. Bir mekanda bıraktı demişsem de; düşünceler içerisinde bizi gezindirmeyi ihmal etmeyen yazara teşekkürü borç bilirim. Kâh kelebekle konuştuk kâh kuşları izledik kâh kar yağışını dinledik. Efendim, kar sessiz mi yağar? Ama dinlemesi bu yüzden güzel değil mi? :) Ben bu kitabın hissettirdiklerini sevdim. "Ne kadar hızlı ilerliyorum yahu." deyip önceki sayfalara dönüp tadını bir kez daha çıkardım. Sürekli olayların içinde yüzmemiz, boğuşmamız gereken kitapların arasına ne de yakışan bir kitap olmuş. Tam bu zamanlar okumalık. Kendi bağlamında düşününce bu tarz kitap sayısı az, o yüzden sana puanım 9! Kitabı yazarla doğrudan irtibata geçip alınca biraz daha somutluk kazanıyormuş. 2 puan ordan ama havadan değil neticede. :)
Dut Ağacının Altında
Dut Ağacının AltındaAbdurrahman Seyhan · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık (KDY) · 2022204 okunma
Açlık..
Yem kıtlığı, yolların buzlanması, kar yağışı, bozkır­lardaki, ormanlardaki kuraklık, su baskınları ve veba ko­yun ve at sürülerini yok eder, kurtları, ötücü kuşları, til­kileri, yabani anları, develeri, tatlı su levreklerini, enge­rek yılanlarını öldürür. İnsanlar doğal felaketler sırasında çektiği acılar açısından hayvanlarla eşit duruma gelir. Devlet kendi iradesine dayanarak yaşamı zorla ve yapay bir şekilde daraltabilir, setlerle sıkıştırabilir, o za­man da açlığın korkunç gücü, dar kıyılar arasındaki su gibi insanı, kabileyi, halkı sarsar, bozar, paramparça eder, ortadan kaldırır. Açlık, vücut hücrelerinden proteinleri ve yağları molekül molekül koparır, açlık kemikleri eritir, çocukla­rın raşitik bacaklarını çarpıtır, kanı sulandırır, başı dön­dürür, kasları kurutur, sinir dokusunu yer; açlık ruhu ezer, sevinci, inancı uzaklaştınr, düşünme gücünü yok eder, boyun eğme, alçalma, kabalık, umutsuzluk ve al­dırmazlık duygulan yaratır. Bazen insanın içindeki insanca olan şeyler tamamen ölür ve aç bir yaratık, öldürebilecek, ölüleri yiyebilecek, yamyamlık edebilecek hale gelir.
Sayfa 764 - Can Yayınları 6. BaskıKitabı okudu
"Unutma ruhum, kış bitiyor, Kar'ı dinmiyor yalnızlığın.. "
Ve herkes pencere olma hayalinin peşine düşmüştü...
" Kapı olmak hiç de sevimli değil,” diyordu içimizdeki çamların en yaşlısı, “Bir kere, kapı olunca kilit takarlar bize. İnsanoğlunun böyle acayip huyları vardır. Evet, gözümümüzün yaşına bile bakmadan kilit takarlar. Kilit ne demektir bilir misiniz?” “Ne demektir?” “Ben size söyleyeyim, kilit, insanın utancı demektir her şeyden önce…
Reklam
Günaydın Yaşamak!
Ceviz ağaçları. Uzun bıyıklı adamlar Toz içinde kadınlar. Cızırtılı bir radyo Yalnızlığı çalıyor. Pencerelere kadar kar Köpekler olmasa herkes ölü. Puhu kuşları bile.
kuşlar şaşmaz bilirdim ben baharın gelişini ve bahara yormuştu onlar dünkü mart güneşini kuşları da yalancı etti bu kar
Sayfa 108
"Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam Her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar Meşeler göğermiş diyorsun, varsın göğersin Anlamını yitiren bir şeyler mi var şimdilerde Yazdığım şiirlere yabancıyım, sokaklara yabancıyım Taşı delemiyor bir çığlık ve apansız Su oluyorum ipince, kendime sızıyorum Dünya yetmiyor bazen, bırakıp gidebilir miyim? Kuşları ürkütülmüş bir dal gibiydin, öylesine mahzun! Kimilerinin bakışlarına yine karlar yağmış Saçları dumanlı bir geçit sanki, dudakları lal.. Unutalım mı şimdi.. Sabahlara kadar okuduğumuz o kitapları Sabahlara kadar düşüncelerimizde yaşattığımız hayallerimizi Kar aydınlığında yürüdüğümüz o yolları Bulutlara, rüzgara asarım suretini her akşam Her akşam mektup yazarım dağlar kadar Meşeler göğermiş diyorsun varsın göversin Unutmadım bırakıp giderken söylediğin sözleri Kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun Unutma dostumsun sen, neredeysen orada ölmek isterim!"
Gece kuşları....
Küskündü kırgındı gece kuşları Kolu kanadı kırıktı, yorgundu gece kuşları Karanlıkta seçemiyordu Gökyüzü yağmur kar uçamıyordu Yumuşacık bir dokunuş aradı bulamadı Bir yudum sevgi istedi günlerce hiç uyumadı Konduğu dalda duramadı Hiçbir yerlere sığamadı Küskündü kırgındı gece kuşları Kolu kanadı kırıktı, yorgundu gece kuşları...
Hanife Çıta
Hanife Çıta
- OCAK
Reklam
. Hani birbirini kovalayan dalgalar Sonunda güm-güm kayalara çarparlar Ve siz, ansızın bir ürperti geçirirsiniz ya Sevgili hazırlanmış öteki sahilde bekler Bir romansa dönüşürken elinizdeki çiçekler Dalgınlığınızdan son vapuru da kaçırırsınız ya Ritimsiz basarken ayaklarınız Çok baharatlı bir şeyler mırıldanır dudaklarınız Aklınızdan çok şeyler geçirirsiniz ya Gözlerinizin kanatlarıyla okşarken Bir top patlar gibi tünelden çıkar bir tren Hani çevrenizden bütün kuşları uçurursunuz ya, İşte öyle yakalandım en eski rüzgârıma Artık kar-buz dayanır mı benim nârıma, Artık bağlarım tutabilir mi burada beni? ...
Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam Her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar Meşeler göğermiş diyorsun, varsın göğersin Anlamını yitiren bir şeyler mi var şimdilerde Yazdığım şiirlere yabancıyım, sokaklara yabancıyım Taşı delemiyor bir çığlık ve apansız Su oluyorum ipince, kendime sızıyorum Dünya yetmiyor bazan, bırakıp gidebilir miyim? Kuşları ürkütülmüş bir dal gibiydin, öylesine mahzun! Efkar da yakışırdı sana, ilk kadeh kekik kokardı Unutalım mı şimdi kente indiğimiz o ilk günü Sabahlara kadar okuduğumuz o kitapları Sabahlara kadar düşüncelerimizde yaşattığımız hayallerimizi Kar aydınlığında yürüdüğümüz o yolları Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam Her akşam mektup yazarım dağlar kadar Kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun Unutma dostumsun sen, neredeysen orda ölmek isterim!
Ahmet Telli
Ahmet Telli
En Sevdiğim Şiirler
Ahmed Arif
Ahmed Arif
Akşam Erken İner Mapushaneye Hasretinden Prangalar Eskittim Unutamadığım
Ahmet Erhan
Ahmet Erhan
Hayır Hayır Sevgilim
238 syf.
·
Not rated
. . . PUSLU KITALAR ATLASI . . .
Hayal mi gerçek? Gerçek mi hayal? İkisi de mi gerçek? İkisi de mi hayal? . . . Hem gerçeği hem hayali muallakta bırakan bir obsesif şüphenin romanı:
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlası
Eflâtunî bir girdap içinde büyük daireler çize çize derinlere doğru efsunlanmış ve yarı-anestezik bir halde duhul ederken birden son sayfaya gelmemle birlikte geceyarısının bir kör
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048.2k okunma
438 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.