Talat Paşa'ya ait "kara kaplı defter", muhtelif mektuplar ve eşi Hayriye Hanım ile Murat Bardakçı'nın yaptığı söyleşinin yer aldığı kitap, özellikle Ermeni olayları ile ilgilenen araştırmacılar için değerli bir başvuru kitabı. Kitabın belgelerden oluşması akademik bir değer verdiği gibi ikinci bölümde yer alan mülakat kitaba bir anı özelliği de katıyor. İmparatorluğun son dönemleri hep acılarla dolu olduğu için o döneme ilişkin tüm kitaplar beni hüzünlendirmektedir. Özellikle Talat ve Enver Paşaların çok vatanperver ve dürüst insanlar olduklarına inanıyorum ama yeterince realist olmamalarının ya da çaresizliklerinin sonucu girdiğimiz cihan harbi ülkeyi büyük acılara ve felakete sürüklemiştir.
İskoçya'nın zeki müfettişi olan 'John Rebus' serisinin 5. kitabında Ian Rankın, yine zekâsını ve kalemini koşturmuş. Olay örgüsüyle tam anlamıyla dedektiflik romanı.
Müfettiş Rebus'la beraber rakibi olan bir diğer müfettişe, yıllardır peşinde oldukları ve bir türlü açığını yakalayamadıkları mafya babası Cafferrty'i izleme işi verilir. Bu arada Rebus'un ekibinden Holmes bir barın arkasında saldırıya uğrar. Holmes'in üzerinden çıkan günlüğünde, eski bir otel yangını ve cinayetin izini sürdüğünü okuyan Rebus konuya ilgi duyar. Bununla ilgili bir kaç soru sorması ve bundan sonra kardeşinin de korkutulması üzerine, bu olayı araştırmaya başlar. Kardeşine yapılanların öcünü almak için de eski bir arkadaşından silah satın alır. Silah bulundurmanın yasak olması nedeniyle ihbar üzerine, Rebus görevden uzaklaştırılır. Fakat onu engelleyemezler ve yardımcılarıyla beraber olayı deşmeye devam eder.
'Kara Kaplı Defter' serinin okuduğum ikinci kitabı ve hem yazar hem de kitaplarını beğendiğimi söyleyebilirim. Elimde serinin bir kitabı daha var. Güzel bir polisiye arayışı içine girdiğimde okumayı düşünüyorum.
Okumaya değer
9.SINIF
Şuan dersteyiz...yanımda dünya güzeli bir kız oturuyor.....
... ......Yüzüne bakmaya kıyamıyorum...
Onu ne kadar çok sevdiğimi bilmiyor...
O benim en yakın arkadaşım...
Beni Sadece arkadaşı olarak görüyür...
Nedenini Bilmiyorum ama...
Kendimden Çok...Utanıyorum...
10.SINIF
Evdeydim...Beni arayıp,Erkek arkadaşıyla
Şimdi başladım bakalım şuan 16 sayfa okudum.Devam edicem bakalım mola olursa ve ders çalışacam biraz ama çok güzel kitapa benziyor.Bakalım beni neler bekliyor edebiyatta.İlk başta evde okudum sonra işte okudum.Film çok geç zamanda çıkabilir dedi elif abla.Herkes tavsiye etti.22 kitap bitirdim.Edebiyat romanı olması güzel ama ve bilgi
Masadaki kitapların yanında kara kaplı bir defter duruyordu. Yapraklarını karıştırınca şaşırdı. Günlüğü olduğunu bilmiyordu. Güldü. Yalnız liseli kızlarla büyük yazarların günlük tuttuklarını sanırdı. Kendi adının geçtiği bir yerden okumaya başladı.
Bir nefes yakınımda,bir kaç ömür uzağımdasın.
Hangi ömrün hangi baharında, hangi baharın hangi ayında bulurum seni?..
İklimini şaşırmış soğukların güneş yanığı düşlerinde mi, anlamsız vedaların zamansız dönüşlerinde mi, yoksa yitik sevdaların sönmüş küllerinde mi bulurum? Söyle!..
Kim bilir, belki sakin bir türküde bulurum, belki yarım bir öyküde,
Böylesine güzel ve Türk Edebiyatı'nın artık neredeyse herkes tarafından okunmuş olan bu klasik eserini bu kadar geç okumanın üzüntüsüyle başlamak istiyorum. Fakat şöyle bir şey de var ki o kadar üzülmemem gerektiğini hatırlatıyor bana. Bu tür klasik eserlerden zevk almak, aldığınız zevki kat kat fazlasına çıkarmak için bana göre bir temelinizin
Bir gün raif efendinin şirketindeki çekmecesinden bir kara kaplı defter çıkar ve tıpkı ismindeki '' kara '' gibi başlar hikaye..
Sorgulatır.. Hüzünlendirir.. Düşündürür.. Ve hatta ağlatır..
Raif beyin o saf halini ve Maria'nın ilk etaptaki davranışlarının sonraları muazzam bir duygu ile netleşmesini büyük bir aşkla okudum. İnanmak ! Aslında içimizdeki boşluk tam da bu. Bir insan herşeyiyle size uyuyor ve seviyor olsanız bile bu aşkı en özel şekliyle tamamlayan unsur inanmaktır.. Maria inandı, sevdi .. çok sevdi ! Raif bey ise hem inandı hem bekledi.. Beklemek dediysem 1 ay değil, bir hayat bekledi. Hayat geldi geçti ve birgün suretler kaybolmuş iken karşısına ufacık bir emare geldiğinde aslında suretleri tıpkı dün gibi nasılda hatırladığını anladı.. Güzel tarafı ise bu iki ulu aşktan ortaya çıkan bir ufak kız çocuğu idi..
Sabahattin Ali bu romanında beni derin duygulara sürükledi. Yer yer gözlerimin dolduğunu hissettim. Kimbilir, belkide bir başka maria da bizim hayatımızdan geçmiştir..
youtu.be/G9N2U35ZMkI
Kapkara kaplı bir defter
Acısını ben bilirim
Sayfalarında adın nasıl meşhur
Ama yüreğinde şüpheyim
Ellerimle gülümü bahçemden kopardım
Yakıştım sandım ah resmine
Sense sevdikçe kanardın
Solma ne olur
Belli mi olur
Kader kavuşur sonunda
Bir kara düşün pembesi büyür de solunda
Sorma ne olur
Belli mi olur
Kader konuşur sonunda
Bir kara taşın tövbesi büyür solumda
Ah dikenin de ucunda
Unutulmuş bir yol gibiyim
Yıllara baktım, önümden akıyor da
Ben dur gibiyim
Sabahattin Ali kürk mantolu Madonna
Rasim'in işini kaybetmesiyle iş arayışını koyulması ile başlar hikaye.
İş aradalığı bir gün eski arkadaşlarımdan hamdi ile karşılaşır ve ondan yardım ister. nitekim Hamdi'nin müdürü olduğu iş yerinde bir iş teklif eder
Rasim utana sıkıla da olsa bu teklifi kabul ederse yaşlı sessiz sakin bir adamla aynı odada