Ağaçsakal uzun adımlarla yürümeye devam ederken hemen hemen hiç ses çıkarmayarak sustu. Sonra yeniden söylenmeye başladı ve mırıltılı bir şarkıya geçti. Biraz sonra hobbitler entin kendilerine şarkı söylediğini fark etti:
Bahar vakti gezindim Tasarinan'ın söğütlü kırlarında.
Ah! Nan-tasarion'da ne güzeldir Bahar manzarası, Bahar
kokusu
İşte, dedim, en güzeli bu.
Yaz vakti dolandım Ossirand'ın karaağaç ormanlarında .
Ah! Ne güzeldir Yaz ışığı, Yaz müziği Ossir'in Yedi Dereleri
kıyısında!
İşte, dedim kendi kendime, en mükemmeli bu.
Neldoreth'in kayınlarına vardım Güz vakti.
Ah! Ne güzeldir Sonbahar, altın ve sarı ve ah eden yapraklar
Taur-na-neldor'da!
Fazlaydı bunlar arzularımdan da.
Kışın tırmandım Dorthonion dağlıklarındaki çamlara.
Ah! Ne güzeldir Kış rüzgarı, Kış beyazı, kara dallar
Orod-na-Thon'da!
Yükseld, sesim, şarkı söyledim semaya.
Şimdi bütün o topraklar dalgaların altında,
Yürüyorum Ambarona'da , Tauremorna'da, Aldalome'de,
Kendi ülkemde, Fangorn diyarında
Köklerin uzun
Yılların yapraklardan da sık olduğu
Tauremornalome'de.
Şarkısını bitirdi ve sessizce uzun adımlarla yürüdü; bütün ormanda, kulak duyabildiğince, hiçbir ses yoktu.
"Bir kişinin büyük travmaları varsa onu çözebilmek için geçmişine göz atmalısın"
Bu travmaları yaşayan kişi tabi ki serimizin baş karakteri rolland ve kitap büyük çoğunlukla onun sarsıcı geçmişini anlatıyor. İlk kitaptan itibaren 4 kişi yola çıkan ekibimiz(tabiki oy la birlikte ekip 5 kişi oluyor) zorlu yolculuklarına başlamış ve kendilerini 3.kitap sonunda acımasız tren blaine'in içinde bulmuşlardı. Büyücü ve cam küre bu ka-tet dediğimiz ekibin trenden çıkması ve rolland'ın geçmişine yolculuğuna ışık tutuyor.
Önceki kitaplarda da rolland ın çok defa dillendirdiği silahşör arkadaşları alan ve cuthbert ile yola koyulan rolland'ın hikayesi susan adlı kızla tanışmasıyla bambaşka bir boyut kazanıyor. Bu kısımda özellikle dikkat ettiğim şey stephen king'in belkide hiçbir romanında yapmadığı şeyi "ergen aşkı" diyebileceğimiz bir durum olan 15 yaşındaki kız ve erkeğin tutkulu aşkını anlatmış. Yoğun stephen king kitabı okuyan okuyucular bilir ki yazar kitaplarında aşk olgusuna pek fazla değinmez. Onun için önemli olan şey arka plandaki hikayenin derinliği ve çeşitli duyguları yansıtan karakterlerin kitaptaki hikayede nasıl konumlandığıdır. Bana göre stephen king bu kitapta kendine göre aldığı riski çok güzel kitaba yansıtmış. Rolland ve susan'ın imkansıza yakın olan aşkı insanın içini hem burkan hemde içinde farklı duyguların kıpırdanmasında etkili olan bir hikaye olmuş. Bazı noktalarda kitap karamsar havasıyla sıksa da devamlılığı sağlamayı sürdüren güzel bir kara kule romanı olmuş.
“İnsanın kafası bir şeye takılıp kalırsa,bu şey de yasayla çelişiyorsa ,yani uygunsuzsa;o zaman ne olur?Şey, kara kara düşünmekten başka elden bir şey gelmiyorsa , insan işkence çekiyor,ama aynı zamanda haz alıyorsa....”
Bizler ateşe tutkun pervanelere gibiyiz. Hep ateşin yanındayız. Bir kanat boyu mesafeyi koruyamazsa pervaneler yanar, küle döner. Biz ise nice yangınları elimizle söndürecek kadar fedakar ve kara gözlüyüz...