1591 yılı kış ayları, İstanbul. İki erkek çocuğu annesi, güzeller güzeli Şeküre’nin kocası dört yıldır savaştan dönmemiştir. Çocukluk aşkı, yeğeni Kara ise aşkını açıkladığı için evden kovulmuş ve ancak on iki sene sonra İstanbul’a dönebilmiştir. Döner dönmez de hala çok sevdiği Şeküre ile evlenmenin yollarını arar.
Babası ve iki çocuğu ile
Dikkat bu yazı kitabın sonu hakkında bilgi içerir.
Aslında klasik Türk romanlarının olay örgüsüne sahip olan kitap bize öğretildiği gibi kötülüğün asla sonsuza kadar kazanamayacağını bize çok iyi anlatıyor.
Firavun adlı geminin yardımcı kaptanı Edmond becerikli bir denizi olmanın yanı sıra aynı zamanda iyi kalpli bir insandır. Geminin birinci
BABAANNEM/ MURAT DURMAZ
Cemre, Leyla ve Nazlı...
Aynı çatı altında üç insan...
Cemre 59 yaşında, fakat yıllar örselenmiş onu, bu yüzden olduğundan çok daha yaşlı görünüyor. Gelini Leyla desen, ondan pek farklı değil. Geçmişin acı hatıraları onu da yıpratmış. Üstelik geç saatlere kadar çalışmak da cabası. Nazlı; dokuz yaşında, zayıf, kara kuru bir kız, ilgiye hasret.
Dedim ya anne çalışıyor, Nazlı ‘ya da babaanne bakıyor hâliyle. Tabii hangisi hangisine bakıyor o biraz tartışılır. Neyse işin o tarafını bir kenara bırakalım. Babaanne torununa tatlı bir aşk masalı anlatmaya başlıyor. Nazlı da heyecanla dinliyor, sonunun güzel biteceği umuduyla. Her gün azar azar anlattığı aşk masalı gün geçtikçe yerini acıya, kedere bırakıyor . Zamanla anlıyor Nazlı, anlattığı masal değil babaannesinin geçmişi...
Kitap; Cemre, Leyla ve Nazlı ‘nın hayatları üzerinden 1970 ile 2023 döneminin panoramasını sunmuş âdeta. Yıllarca bitmeyen çıkar kavgaları, katliamlar, darbeler, acı, ölüm ... Maraş, Çorum, Sivas Katliamı ve daha niceleri. En acı tarafı ise geçmişten ders alınmaması. Din, dil, ırk ayrımı günümüzde hâlâ devam etmesi.
Peki hep acı mı var bu hikâyede dersiniz. Yok yok içinizi ısıtacak dostluklar, sevgi, aşk da var. Yalnız o kısımlara hiç girmeyeceğim, sürpriz olsun. Herkese içindeki iyilik kadar iyi bir hayat dilerim. Yeni kitaplarda buluşmak üzere.
çatışma nerede?
bence kitabın üslubu, tasvirler şahaneydi. yazarın kalemine sağlık. tercümede birtakım sorunlar varmış gibi durmasına rağmen yazarın kaleminin gücünü hissedebildim.
incelemeye yalandan bir giriş yaptığıma göre kurgudaki -bence- asıl eksikliği işaret edebilirim. bana göre kendini hissettiren devasa bir eksiklik bu.
kurgudaki en büyük eksiklik
İYİ İNSANLARIN KÖTÜ İŞLERİ
Herkese Merhabalar benim sevgili dostlarım.
Ben artık öykülerle yaşıyorum desem yalan olmaz. Bakın vallahi ciddiyim. Şimdi bunu paylaşmak için deliren bir Esra bırakıyorum. Normalde bir kitabı bir gece de bitirip uyurum. Ama bu kitabı 4 güne yaydım. Hani şey gibi düşünün. Çok sevdiğiniz bir şekeri, katur kutur yemek yerine, ağızda eriterek yemeyi tercih edersiniz ya, bu da böyleydi işte. Sindire sindire okumak ve her bir öyküde uyuyup, gözlerini yummak şahane oldu.
Neden bilmiyorum ama Züleyha adlı öykü benim favorilerim arasında oldu. Egoların şahıydı Asım Güğümcü. Sürekli bir mobbing uygulamasına maruz kalan Züleyha ve arada kaldığı insanlar...
Gerçekten kafa kaldırmayı cesareti var mıydı Züleyha Hanım. Yoksa beklediklerini erişebilecek miydi?
Kitaba ismini veren iyi insanların kötü işleri kısmından küçük bir alıntı paylaşmak istiyorum.
- Aldıkları kararın ağırlığı yüreğine çöreklenirken, ızdıraplı bir nefesin dudaklarından kaçmasını engelleyemedi, kırık gururu başını cama çevirmeye zorladı onu.
Ben de bir öykü kitabı ile tanışmak istiyorum ve doya doya okumak istiyorum dersiniz tam da size göre.
Çaydanlık öyküsünden çıktım,Temizlikçi öyküsüne girdim ve Vicdanın Mahkemesini de yaptım.
Yazarımız Özlem Hanım'ın kalemine ve yüreğine sağlık.
Selammm.Bugün sizlere @author_rina kaleminden yepyeni bir seri olan #royaleliteseries ‘nin ilk kitabı sapkın kral ile geldim.Bildiğiniz tüm lise klişelerini unutun çünkü bu kitap çok başka. Yazarın kalemini bilenler bilir genelde dark romence yazıyor ve hakkını da fazlasıyla veriyor.Bu kitapta da yine kaleminin ustalığını konuşturup kitaba öyle
