Şükürname
Şükür, yaşıyorsam, soluyorsam şu soluğu
Düşünüyor, konuşuyorsam, buna da şükür…
Şükür, açabiliyorsam sabah gözlerimi,
Başlayabiliyorsam söze, buna da şükür…
Kimi insanı sadece ayakları ayakta tutar.Kimi insanı ise idealleri,hayalleri.Mesela şiir gibi,dava gibi şeyler…
“Siz de deneyin bakın: Bir odanın kapısını, pencerelerini sımsıkı
kapayın. Sırtüstü yatıp gözlerinizi kara bir bezle bağlayın. Kafanızdaki
bütün fikirleri kovarak, bütün dikkatiniz saatin tiktağında, zamanın
geçişini düşünün. Yaşadığınızı düşünün. Bir vapur olduğunuzu, zamanı yara yara ilerlediğinizi, hayatın saniye saniye yanınızdan kayıp gittiğini…”
ANNELER YAŞAYARAK ÖLÜRLER...
Annem...Türküleri seven,boynunu bükülü tutmayı hayattan öğrenmiş annem;
acılarını yattığı yatağa taşıyan,kimselere ümit beslemeyen kendi ümidini kendi doğuran annem,sana bu mektubu yakınında bildiğin ama uzakta yaşayan aciz bedenimle karalıyorum.Düşlerine yenik düşmüş,hayalleri hastalığı olmuş küçük bir kadın olarak
m.facebook.com/story.php?story...
Madencim;
Tarihte seninki gibi kara yazılılara az rastlanılır...
Kara bahtlım...
Yer altında yatan bahtı karam,
Sinemde kanayan derin yaram,
Sancıyan yanım, ağlatanım...
Bu büyük acıya nasıl katlanılır?
Böyle büyük bir yara nasıl
Anladın mı?
Hicran destanını kendinden oku,
Mecnun'dan duyup da rivayet etme.
Aşkın Leyla'sını gördünse söyle.
Söz temsili bulup hikayet etme.
Yüz bin Leyla doğar alemde her gün,