Şehrin kirli saçlı kederi
Ve efsunlu bir öğlen güneşiyle çağlıyor kanlı dere..
İçinde et bırakmış, can bırakmış bir şiir gibi adın.
Yarama sardığım peygamber çiçeği kokusu
Ve suyun ince belinden tutmuş bir sevda korkusu..
Başını eğdiğin küslüğün gölgesinde ağlıyor çiçekler.
Düşüp kendimi incittiğim sabahlar kadar yorgun ve uykulu kalbim.
Gecenin rengi kara..
Canımda tuttuğum, tuz ve yara..
Gecenin içine tatsız bir buhran bırakıp geçen onlarca acının tarifi yakıyor boğazımı. Bir şehrin yasına yasladım sırtımı, onlarca kilometre uzaklıktaki bir şehrin çığlığı dağlıyor ruhumu.
Ölümün soğukluğunu hissediyorum parmak uçlarımda,
Çaresiz anaların feryadı dağlarken göğü
Sırtım yırtılıyor baştan başa.
Daha günler öncesinde çocuklarını