Yazarın 29 taşında veremden öldüğünü duymam ve ilk köy romanı niteliği taşıması beni kitaba meyletti açıkçası. Eserin halkın konuşma dilinde kaleme alınması eserin doğallını öne çıkarmış. Biyografisinin de eklendiği kitapta, yazarın tanıştığı birçok yazardan etkilenmesi ve onları taklit etmesine yol açmış. Lakin zamanla kendi yolunu bulan yazarın özgünlüğe ömrü yetmemiş ne yazık ki.
Eserde köy halkının fakirliğinden, insan ilişkilerinden ve yaşantısından o dönemdeki kırsal kesimin içinde bulunduğu viraneliği burdan anlayabiliyoruz. Bir baba ve kızının hikayesini alalecele anlatmış sanki yazar. Ve sonuca da bir an önce ulaşmak için eseri kısa tutmuş.
Babanın toprak, öküz hayalleri ile kızının evlilik hayalleri gerçekleşse de eserde derinlik, ironi ya da herhangi bir ders çıkarmak kaygısı güdülmemiş.
Bu dönem yazarlarının politikadan uzak eser yaratma kuşağı olduğunu da ayrıca yazarın biyografisinden öğreniyoruz.