19. yy'ın sonlarına ait bu kitapta, Antalya'nın bir köyündeki Karabibik'in kendisine ait bir çift öküz alma amacından yola çıkarak yaşadığı olaylar ve psikolojik yansımaları ele alınmış. Bir çok kategoride ilk özelliği taşıyan kitap kısa ve eğlenceli
Kitap ilk köy romanı olması bakımından sizin açınızdan zaten içine çekiyor. Yazarında kitabın başında belirttiği gibi olayları gördüğü gibi anlatması ve şiveli konuşması diğer başka güzellikleri.
Çiftçilikle uğraşan insanların hayatını,düşüncelerini anlatan bir kitap. Okunması kolay, dili zaten köy dili.
Babadan kalma iki dönüm araziyle uğraşan kahramanımız tarlaları genişletmek ve öküz alabilmek için uğraşlar veriyor. Kızını zengin kişiye verip öküzleri almak istiyor. Diğer olaylar bu şekilde ilerleyip gidiyor.
*Edebiyatımızda noktalama işaretini, ilk kez Şinasi 'Şair Evlenmesi'nde kullanmıştır.
*Edebiyatımızda ilk çeviri roman, Kamil Paşa'nın yaptığı Telemak'tır.
*Edebiyatımızda ilk roman,Taaşşuk-u Talat-ı Fitnat'tır.
*Edebiyatımızda ilk köy romanı,Nabizade Nazım'ın "Karabibik"adlı eseridir.
*Edebiyatımızdaki ilk realist romancı
Lisede edebiyat çalışırken hep geçer işte:
İlk edebi roman, ilk psikolojik roman, ilk vs. Bu da bizim edebiyatın ilk köy romanı.. Merakımdan okumuştum.. Antalya'nın Kaş ilçesinde geçen sıcak bir köy romanı..
Yapıt toplam 88 sayfa ve yarısı Küçük Şeyler'de olduğu gibi sadeleştirilmiş metin. Kitaba başlamamla bitirmem bir oldu. Küçük Şeyler'deki hikayelerin sonunda iyi kötü bir anlam veya bir ders çıkarabilmekteydik. Ama bu eserde ne olup bittiğini hiç bir şekilde anlamadım. Yani bize verilebilecek herhangi bir ders yok. Tek özelliği, eserin Türk edebiyatının ilk köy romanı olması.
Kitap içinde bulundurduğu eski kelimeler dolayısıyla küçük bir lügatçeyle başlamış. Fakat orjinal metinden okuduğumuz takdirde de cümlenin akışına göre kelimelerin anlamlarını kafamıza oturtabilmemiz mümkün.
Eser, bana ; yazar bur hikayeye başlamış ve sıkılıp olay örgüsünü tamamlamak istemediği için de son bölümde birşeyler karalayıp eseri başından defetmek istemiş gibi bir izlenim çağrıştırdı. Bana göre, kitap daha sürdürülebilir olabilirdi ve daha farklı bir biçimde bitebilirdi.
Yazar, köye ve köylüye olan olumsuz düşüncelerini açık bir şekilde beli etmese de eserin içinde yapmış olduğu betimlemelerle okuyucuya dile getirmiş. Doğrusu yaptığı köy tasfirleriyle benim aklımda hiç olumlu bir köy şablonu bırakmadı.
Eğer böyle bir yapıtın edebiyatımızda ilklere girmesine ben karar vermiş olsaydım, heralde böyle bir yapıt da varsın olmasın derdim.