Gölgesini küçük bulan insanlar, güneşe meydan okuduklarında daha büyük olduklarını düşünürler fakat tam aksine bu onları başlangıçta olduğundan daha küçük ve daha komik bir hale getirir. Söylemeye çalıştığım şey yalnızca bu.
Her insan mutlu olmak istiyor. Mutlu olmayan her insan, bunun için muhakkak bir başka insanı suçluyor. Meselenin özü: Herkes çiçek açıyor ama kimse çiçek kokusu saçmıyor.
Çoğunluğun ,gürültünün ve sisin içinde durdum…
Bir gün, iki gün ,üç gün.
Belki de çoğunlukla bu kısıma aittim ben.
Vadiye bir türlü inemedim belki-
Belki de indim …
Haber verilmedi bana.
Papatyaların dizine başımı koydum,
Karaçam ağaçlarını gördüm,
Ufku gördüm-
Bulutların beyaz ve pembemsi çizgisine şapkamla el salladım.
Bir su birikintisine ayaklarımı soktum; uyarı yoktu…
Su bulandı, ayaklarım kirlendi.
Ama kaçmadım; bu kirlenmeyi sevdim ben.
📚🌙
Oysa ben, bir karaçam ormanında yürüyorum ve her adımım tarih. "Seni seviyorum, Adriana," diye düşünüyorum ve tarih bu, büyük sonuçları var; yarın çarpışmada, bu gece "Seni
seviyorum, Adriana," diye düşünmüş bir adam olarak hareket edeceğim ben. Belki önemli şeyler yapmayacağım, ama tarih adsız küçük jestlerden oluşur; belki de yarın, hatta belki de o Almandan önce öleceğim, ama ölmeden önce yapacağım her şey, ölümüm de, tarihin küçük bir parçası olacak ve şu an aklımdan
geçen bütün düşünceler, yarınki tarihimi, insanlığın yarınki tarihini etkileyecek.
Üşümek üşümek bir tanem
çocuksu gözlerinin alevinde
titreyip üşümek ve kacıp gitmek buralardan
buralar bana dar geliyor
sevdiğim
yüreğim sığmıyor
çırpınıp duruyor deryaların
uçsuz bucaksız ufuklarında üşüyorum
zümrüt gözlerinin alev alev
yangınında
üşüyorum bir tanem
üşüyorum
(FERMAN KARAÇAM)
Eskişehir'de geçen, kurgusu katları arasında kafa karıştırmayacak kadar iyi işlenmiş, tuhaf ve sıcak bir hikaye. Bir Pathika, bir Aylak Adam ayarında keyifli bir eser.
İç'li Geçmiş ZamanMustafa Karaçam · Sokak Kitapları Yayınları · 20197 okunma