Hiç şımartılmamış bir çocuk misali tebessümün
Gözlerinde Karadeniz iklimi, altları çürük
Duan duyulmamış, ruhun Tanrı'ya küskün
Gündüzün kayıp, gecen yatağına süzülür
Çarşamba aksamları sen anlat karadeniz yerine börüyü izleyen ve arkadan tekrar tekrarını izleyen bir insan ve bağğğyan olarak bu kitabın hedef kitlesi ben değilim. Zaten kendisini tost ekmeği almak için girdiğim marketten para üstüyle aldım. O yüzden de aldığıma değil okuduğuma pişmanım. Başima bir iş gelmeyecekse ben kitabi beğenmedim. Junior boy
Acaba ben ne yaptım, ne okudum? Tüm delilleri okuyucuya veren, verdikleri deliller ile beraber cinayetleri okuyucunun da çözmesini isteyen gerçek bir polisiye mi okudum, bir Orta Çağ gerilim romanı mı okudum, dinler arası, mezhepler arası, tarikatların ve rahiplerin başrolde olduğu bir roman mı okudum, gerçek kişi ve toplulukların hâkim olduğu
İlk sayıda olduğu gibi bu sayıyı da keyifle okudum. Türkülerin tarihini, hikayesini ilk sayfalarda anlatıyor. Geçen sayıda "Ah Bir Ataş Ver" türküsünün hikayesi, bu sayıda "Sami Efe'nin Destanı"nın hikayesini okudum. "Ozanlarımız" başlıklı bölümde Ali Ekber Çiçek'in vefatının 11.yıl dönümü ile alakalı yazı yayınlanmıştı. Ali Ekber'in yaşam hikayesini anlatıyor. Sonraki sayfalarda Karadeniz müziğinin temsilcisi Resul Dindarla röportaj var. Türkülerle iz bırakan filmler konusunda ise Eşkiya filmi yer alıyor. Filmden sonra müzik aletlerinin yapımında tarihini geçmişini anlatıyor. Bu sayıda kemençeyi Erkan Ketenci'den kavalı ise Sinan Çelik'ten okuyoruz. Sayın'ın son sayfalarında ise zeybeklik kültürünü ve en çok dinlenen 10 türküyü aktarmışlar. Kısacası okuması çok keyifliydi. İster tasarım olsun ister çizimleri olsun oldukça başarılı bir dergi. Diğer sayılarını da okumayı düşünüyorum. Buram buram tarih kokan bir dergi. Keyifli okumalar.